Rusya’nın önde gelen dış politika yorumcularından Fyodor Lukyanov’un (Kremlin yanlısı) Kommersant gazetesinde yayınlanan makalesinin geniş özeti:
“Dış politikanın Rus devletinin en etkin ve heyecan verici faaliyeti olmasına alıştık. Bir risk alıyor ve önümüzdeki dönemde alıştığımız şekliyle dış politikanın artık son bulacağını öngörüyorum.
Eski politika, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra uluslararası alanda kaybedilen statünün yeniden kazanılmasını hedefliyordu. 2000’lerin ortalarına doğru öyle ya da böyle bu hedefe varıldı. Rusya dünya sisteminde en önlerde değilse de görünür bir konuma ulaşmayı başardı. Uluslararası sistemde yeni bir değişim beklentisiyle kazanılan pozisyonun korunması için aynı ruhla devam edilmesi gerektiği düşünülüyordu.
Ama bu yaklaşım artık anlamını yitirmeye başladı. Dağın tepesinden kopan çığ gibi başlayan dünyadaki değişimi artık ne Rusya ne de başka bir ülke durdurabilir. Rusya’nın geçmişteki kazanımlarını büyük ölçüde yok eden bu değişim için kimseyi suçlamamızın anlamı yok çünkü bunlar kendi kararlarımız sonucu meydana geldi.
Rusya’nın dış politikasının yerini artık uluslararası durum aldı. Hızlı ve etkili bir şekilde karşılık verilmesi gereken koşullar var.
Bunların çoğu uzun vadeli ve öngörülebilir gelecekte bizim için fırsatlardan çok zorluk yaratacak. Ülkemizin dünyadaki durumu etkileme yöntemi artık diplomasi ve diğer alışılmış uluslararası-politik günlük kullanım araçları değil, Rusya’nın dünyadaki varlığını sürdürmesi. Bu koşullarda Rusya’nın dünyadaki yerini içerideki siyasi, sosyal ve ekonomik alandaki görevlerin yerine getirilmesi belirleyecek.
Önümüzdeki yılların ana projesi, toplumun ve devletin birbirine güvendiği ama elverişsiz bir ortamda bir ülkenin inşasıdır. Hepimiz bu görevin kadar karmaşık ve zor olduğunun farkındayız.
Bu koşullarda Rusya’nın dış politikasının önemli misyonu, hayatta kalmamıza ve gelişmemize yardımcı olabilecek ülkelerle ve örgütlerle her düzeyde, somut ve neredeyse her yöntem kullanılarak değişik ilişkiler kurmaktır.
Bu, hassas bir çalışma, empati ve olağanüstü beceri gerektirecek bir görevdir. Mutlaka muhteşem olması gerekmiyor, hatta tersine ne kadar az dikkat çekersek o kadar iyi olur. Bu durumda bizi ne duyacak ne de dinleyecek Batı ile polemiklere girmek onlardan çok bize zarar verir. Böylece kaynaklarımızı çok daha etkin şekilde değerlendirebiliriz.”