Cenk Başlamış
Tam da “dezenformasyon yasası”nın kamuoyunda hararetle tartışıldığı bir sırada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ilgili dezenformasyon içeren bir video hafta sonunda aniden yayıldı.
Video aslında gerçekti, Putin’in “Enerji Haftası” nedeniyle yaptığı konuşmanın iki dakikalık bölümünü yansıtıyordu. Video gerçekti ama artık kim çevirdiyse alt yazı hayaliydi.
Bol Türkçe hatalı alt yazıya bakılırsa Putin Batılı şirketlere ağzını geleni söylüyor, “Aptallık yaptılar, bize kafa tuttular. Rusya pazarı artık onlara kapalı, işleri bitti” diyordu. Dahası, “Sadece Türkiye’ye gaz vereceğiz, muhatapları Türkiye. Kim gaz isterse gidip Türkiye’den alacak. Bu kış neler olacağını göreceğiz, benim için sorun yok” diye de ekliyordu.
Türkiye’nin önemine vurgu yapan hayali alt yazılı video bol bol paylaşıldı, herhalde milyonlarca kişiye ulaştı ve Rusçanın Türkiye’de az bilinen bir dil olmasının da etkisiyle hemen doğru olarak kabul edildi.
Putin’in Batı’ya lafını esirgemediği, konuşmalarında sık olmasa da argo kullandığı bilinmesine rağmen Türkçe alt yazıyla gerçekte söyledikleri çok farklıydı. Rusya lideri özet olarak, Türkiye’yi Avrupa için büyük bir gaz merkezine dönüştürebileceklerini, Rus gazının başlıca güzergahının Türkiye olacağını söylüyor ama Avrupa ülkelerini kastederek, “Tabii ortaklarımız ilgi gösterirse” diye ekliyordu.
Rusça bilenler Putin’in gerçekte ne söylediğini sosyal medyada yazıp çizmeye başladı ama maksat yani dezenformasyon çoktan hasıl olmuş, yalan haber büyük bir kitle tarafından doğru kabul edilmişti. Putin’in sözlerinin, daha doğrusu aslında söylemediklerinin gerçek diye bundan sonra sık sık önümüze çıktığını göreceğiz.
Putin’in Batı’ya hayali meydan okumasının, daha önemlisi Türkiye’yi yere göğe sığdıramamasının iktidara yaradığı konusunda herhalde kimsenin tereddüdü yok. Zaten Ruslar 2023 seçimlerinde tercihlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu her düzeyde açıkça söylüyor, gösteriyor, maddi-manevi desteği esirgemiyor.
Gerçekten de bir süredir Türkiye ile Rusya arasında su sızmıyor görünüyor ama bir gerçek daha var: Bu çok kırılgan, her an farklı yöne savrulabilecek bir ilişki.
Çünkü dostluk ve iş birliği dönemleri yaşanmış olsa da Türk-Rus ilişkileri tarihini en iyi özetleyen söz rekabet.
Ama rekabet tek başına ilişkilerin doğasını anlamamıza yetmiyor, yanına bir sözcük daha eklememiz gerekiyor: pragmatizm.
Diplomatik dili bir kenara bırakacak olursak, Türkiye ile Rusya aynı bölgelerde at koşturan, karşı tarafın egemenlik sahalarına göz diken ve aslında birbirlerine güvenmeyen, bu nedenle gardını hiçbir zaman düşürmeyen ülkeler.
İki ülkenin birbirlerinin ayağına bastığı zaman ne olabileceğini en iyi gösteren örnek Suriye, somut olarak da Türkiye’nin hava sahasını ihlal eden bir Rus uçağını 24 Kasım 2015’te düşürmesi.
İnternette hızlı bir aramada görülecektir ki Putin’in o gün Türkiye’ye söyledikleri başkanlık tarihinin herhalde en ağır sözleriydi.
Normal koşullarda Rusya’nın, uçağını düşüren, hele hele kendisiyle eşit görmediği bir ülkeyi yıllarca “kara liste”de tutması gerekirdi ama kriz sadece sekiz ay sürdü çünkü Ruslar Türkiye’nin o dönemde Batı ile ilişkilerinde yaklaşan fırtınayı çabuk sezdi ve pragmatizm ağır bastığı için hemen “U dönüşü” yaptı. Hiçbir zaman “dört başı mamur” bir Rusya politikası olmayan, Batı ile arası açılınca hep “Rus kozu”nu kullanmaya çalışan Türkiye ise bu kez büyük ölçüde zorunluluktan Moskova’nın kapısını çaldı.
Aslında uzun uzun yazmaya gerek yok, şu anda iki ülke de birbirini tam anlamıyla karşısına almaya cesaret edemediği için yakınında tutmayı yeğliyor. Çünkü karşısına aldığı zaman ödeyeceği bedel yakınındayken ödeyeceği bedelden katbekat fazla.
Böylece ortaya, tarafların aslında çok da gönüllü olmadığı, koşulların dayatmasıyla sürdürdüğü bir çeşit “zoraki nikah” ve “mecburi bağımlılık” ilişkisi çıkıyor.
Ukrayna savaşıyla yalnızlaşan Rusya’nın Türkiye’yi yakınında tutmak için bir sürü gerekçesi var. Bunun için de Türkiye’nin gururunu okşayacak açıklamalar yapıyor, “hediyeler” veriyor. Dış politikada uzun bir süredir ince bir ip üstünde yürüyen Türkiye seçimlere sayılı zaman kala kuzeyden gelen destekten hoşnut görünüyor.
“Al gülüm ver gülüm” ilişkisi ne zamana kadar sürer?
Taraflardan biri verdiklerinin aldıklarından fazla olduğunu düşünmeye başladığı zamana kadar.
İlgili yazı: https://medyagunlugu.com/haber/rusya-verdikce-veriyor-52517