Nınının nınısı olmayı hiç sevmem. Kendi kimliğim, daha da doğrusu kendi kişiliğimle var olmayı severim.
Falancanın kızı, filancanın torunu, berikinin köylüsü, ötekinin komşusu diye anılmak hoşuma gitmez. Ben, ben olarak varım. Bunu kendi kendime verdiğim önem olarak addediyorum, yoksa kendimi önemli bulmak olarak değil.
Bu bilincim oldum olası vardı, sonradan edinmedim. Çocukken sen kimin kızısın diyenlere “annemle babamın” diye cevap verdiğimi hatırlıyorum. Konuyu uzatan olursa “adım Nevin soyadım Çalışal, soyadımı çok seviyorum çünkü çalışarak almak çok güzel…” falan diye lafı dolandırıp soruyu unutturmaya çalıştığımı da…
Ailemle, soyum sopumla bir sorunum olduğu sanılmasın. Hiçbir zaman olmadı. Benim sorunum beni ben olarak görmek yerine adımın önüne eklenen sıfatlarla değerlendirenlerle oldu. Falanca okuldan, filanca kulüpten, fişman camiadan olmakla ben başka bir ben olmuyorum diye düşündüm hep. Burcumu soranlara bile yan bakmam o yüzden. İndirgenmek, yükseltilmek daha doğrusu kategorize edilmek istemiyorum.
Yalan yalan, bazen ben de yapıyorum! Yurt dışında birisi bana “falanca yer çok tehlikelidir” dediğinde “ben İstanbul kızıyım” deyip tehlikeye karşı afsunlu olduğum imasıyla lafı ağızlarına tıktığım oluyor. “Şu kişiden uzak dur, sana zarar verebilir” dediklerinde “heheyt, ben bir Abaza kızıyım, siz eğer Abazaları bilmiyorsanız Amazon kadını diye de düşünebilirsiniz” diyerekten açıkça böbürlendiğim de oluyor. Gerek gördüğümde “polis kızıyım” demişliğim de vardır. Geçmişten söz ederken “ben de gençliğimde falanca siyasi yapının içindeydim” diyerek göz korkutmuşluğum da olmuştur.
Bütün şiddet karşıtlığıma rağmen, kişisel geçmişime göndermeyle “iyi silah kullanırım, çok iyi adam döverim” diye hava atmışlığım da vardır. “Mesleğim sayesinde insan anatomisini o kadar iyi bilirim ki tek bir parmağımla birini öldürebilirim” diyecek kadar işi ileri götürdüğüm bir sefer bile oldu ki bunların hiçbiri yalan değil. Ancak bütün bu söylemlerin övünme amaçlı olduğunu biliyor, övünmeye başladığımı fark ettiğimde de geç kalmış da olsam kendimi durduruyorum. Bu türden gaz kaçaklarımla da hiç övünmüyorum. Çünkü övünmenin ayıp olduğunu biliyorum. Hele böylesine şiddet örnekleriyle…
30 yıllık meslek hayatımda işim gücüm yeni şeyler öğrenmek ve öğrendiklerimi de öğretmek olduğu halde kimseye “hocam” dedirtmedim. Denilmesinden de hiç hoşlanmıyorum. Kırılmayacağını bildiğim herkesi de demesin diye açıkça uyarıyorum.
Bana adımla hitap etmek yerine, özellikle başkalarının yanındayken “doktor hanım” diye seslenenlerle bile sorunum var. Çünkü etiket düşkünü değilim. Gerçekten de ne kendi edindiğimle ne de aileminkilerle övünmem. (Su koyverdiğim yukardaki örnekler hariç elbette.) Övünmek istemediğim için de etiketlerden de sıfatlardan da aidiyetlerden de uzak dururum. Sadece hekim olarak önerilerim komşu tavsiyesi yerine geçmesin de bir faydası olsun istediğimde, konunun uzmanı olduğumu altını çize çize belirtirim.
Ancak hayat kişiliğinizden çok sıfatlarla geliyor üzerinize. Örneğin evlendiğimde “Mustafa Bey’in karısı” oldum. Evliliğim süresince, aldığımız bir düğün davetiyesinin zarfında “Mustafa Bey ve karısı” yazıldıysa, o düğüne gitmedim. “Adımı bile bilmeyenlerin eğlencesinde ne işim var benim” dediğimde eşim “ama sen de çok çıkıntısın” derdi. Çıkıntılıksa çıkıntılık. Ne o öyle Mustafa Bey ve ailesi, Mustafa Bey ve eşi demeler, sanki Mustafa Bey ve çantası gibi. Sen git eğlen. Eğer benim yakınlarım da “Nevin Hanım ve eşi” yazan bir davetiye gönderirse sen de katılmazsın ödeşiriz, derdim.
Sonra işi ilerlettim. Yeni tanıştığım biri “siz Mustafa Sütlaş’ın eşi misiniz” diye sorunca ki kendisi örgütçülüğüyle tıp camiasında epeyce ünlendiği için bu soruyla çok sık karşılaşıyordum, “Yok hayır, Mustafa Sütlaş benim eşim” diye cevap veriyordum. Kadın meslektaşlarım dâhil pek çok kişi bu cevabıma güler ama onlar da çıkıntılık ettiğimi düşünürlerdi. Ancak sorsan hepsi “kadının adı yok” diyen Duygu Asena’ya hayrandır.
Ben kadın hakları aktivisti olmadığım için kendimi hiç feminist olarak tanımlamadım. Ancak kafamdaki tanımda bir revizyon yapsam iyi olacak. Bir sıfatla anılmak istemediğimi söylemiştim ya, vazgeçtim. Beni feminist diye anarsanız, söz veriyorum alınmayacağım. Yalan yalan, düpedüz övüneceğim.
Ben, olabilecekken feminist olamamış bir ananın, feminist bir kız yetiştirmiş feminist bir kızıyım. Kimmiş o yan bakan?
Nınının nınının nınının…Nevin desiderooo…