Home Günlük Türkiye’nin kozları

Türkiye’nin kozları

0

Türkiye‘nin dünyanın çeşitli bölgelerindeki ayak izi genişlemiştir.

Bu durum, sadece ekonomik anlamda değil, ülkenin eğitim girişimleri veya Afrika, Orta Doğu, Güney Kafkasya ve Batı Balkanlar‘daki izleyiciler arasında Türk televizyon dizilerinin popülaritesi gibi yumuşak gücünün başarılı bir şekilde yansıtılmasıyla da açıktır. Güç yelpazesinin sert güç ucunda, bu durum Türkiye‘nin TB2 insansız hava araçlarının modern savaş alanlarında artan önemiyle de kendini göstermektedir. Bu kültürel ihracat ve teknolojik gelişmelerin birleşimi, ülkenin diplomatik beceri, ekonomik genişleme ve güçlü askeri yetenekler konusundaki net hedeflerini ortaya koymaktadır.

Ancak, daha yakından bakıldığında daha nüanslı bir gerçeklik ortaya çıkmaktadır. Türkiye, ulusal ekonomik endişeler, artan güvenlik kaygıları ve değişen küresel düzen arasında dikkatli ve hassas bir yol izlemek zorundadır. Son yirmi yılda Türkiye, yukarıda belirtilen bölgelere açılmışken, Covid-19 pandemisi ve Ukrayna savaşı tarafından şiddetlenen son ekonomik zorluklar, Ankara’yı bu bölgelerle daha yakın iş birliğine itmiştir.

Bu stratejik angajman, Türkiye adına izole olma riskini aşmak ve Batı’dan uzaklaşarak stratejik özerklik sağlamanın yanı sıra çıkarlarına hizmet eden bağlantılarını sürdürmeye özen göstermek gibi iki amaca hizmet etmektedir.

Türkiye‘nin çok yönlü ve uyarlanabilir yaklaşımı, başarısının anahtarıdır. Çeşitli diplomatik araçlar ve hedefe yönelik iletişim kullanarak, Ankara bu dört bölgede önemli bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. Bu strateji hem elitler hem de genel nüfus için güçlü ve güvenilir bir ortak imajını vermekte ve pekiştirmektedir.

31 Mart yerel seçimlerinin ardından Türkiye‘nin siyasi manzarasının dramatik bir şekilde değiştiğini not etmek önemlidir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), kuruluşundan bu yana ilk kez ülkenin en büyük partisi değildir. Buna karşılık, tarihsel olarak rakibi ve düşmanı olan milliyetçi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1977’den beri ilk kez anketlerde birinci sırayı almıştır. Her iki parti de bu değişen siyasi ortamda birlikte çalışmanın bir yolunu bulmak zorunda kalacaktır.

Bu Chaillot Belgesi, her bölgeye ayrılmış beş bölümden oluşmaktadır: Batı Balkanlar; Güney Kafkasya; Orta Doğu/ Kuzey Afrika/Körfez; ve Afrika. Bölgesel ve ülke spesifik özellikler olmasına rağmen, tüm bölümler Türkiye‘nin artan ayak izine odaklanarak motivasyonlarını ve stratejilerini analiz etmekte ve Avrupa Birliği için olası etkilerini değerlendirmektedir.

Birinci bölümde Bojana Zorić, Türkiye‘nin Batı Balkanlar‘daki dış politikasının kimlik temelli kaygılardan ziyade devlet çıkarlarına dayanan stratejik pragmatizmle yönlendirildiğini savunmaktadır.

İkinci bölümde Ondrej Ditrych, Türkiye‘nin Güney Kafkasya‘da Rusya’nın zayıflayan etkisinden nasıl yararlanmaya çalıştığını incelemektedir. Türkiye‘nin bu bölgedeki bölgesel hırslarını sürdürürken, aynı zamanda Rusya’nın çıkarlarına ve Ermenistan ile olan  çatışmada kilit müttefiki Azerbaycan’ın çıkarlarına boyun eğmek zorunda kaldığını savunmaktadır.

Üçüncü bölümde Dalia Ghanem ve Pınar Akpınar, Türkiye‘nin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Körfez bölgesine yönelik stratejik yönelmesini incelemektedir. Bu, Ankara’nın genişleyen ekonomik bağlarında ve Körfez başkentleriyle gerilen ilişkilerini düzeltme çabalarında belirgindir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023‘te yeniden seçilmesinin ardından iktidarını pekiştirmek ve iç ekonomiyi güçlendirmek amacıyla petrol zengini Körfez ülkeleriyle ilişkilerini iyileştirmeyi önceliklendirmektedir.

Dördüncü bölümde Rossella Marangio, Türkiye‘nin Sahra altı Afrika‘daki, özellikle de Afrika Boynuzu ve Batı Afrika‘daki genişleyen varlığını araştırmaktadır. Türkiye‘nin, diğer ortakların bulunmadığı bölgelerde ekonomik fırsatlar ve siyasi angajman peşinde aktif olarak koştuğunu göstermektedir.

Son bölümde, AB için politika önerileri sunulmaktadır. AB’nin Türkiye‘nin motivasyonlarını ve stratejilerini anlamaya yönelik önemli bir çıkarı vardır, özellikle iş birliğinin AB’nin kendi hedefleriyle örtüştüğü alanlarda, örneğin istikrarı teşvik etmek, ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve ortak güvenlik endişelerini ele almak gibi.

(The European Union Institute for Security Studies (EUISS) tarafından aynı başlıkla yayımlanan raporun yönetici özeti bölümü çevirisidir.) Çeviren: Zeki Kaya, tasam.org

Yazının devamını okumak için tıklayın

Raporun İngilizce orijinalini okumak için tıklayın

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Exit mobile version