Çarşamba, 14 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

İdealist insan olmak

Ulaş Başar Gezgin
Son güncelleme: 12 Nisan 2023 00:50
Ulaş Başar Gezgin
Paylaş
Paylaş

Psikoloji bölümlerinde çok bilinmez ama psikolojik antropoloji diye bir alan var.

Adı üstünde, antropoloji konularına psikolojik açıdan yaklaşıyor. Aslında bu tarihsel bir okuldu. 1930’larda ve 40’larda antropoloji üzerinde yoğun bir psikanaliz etkisi vardı. Ulusal psikoloji çalışmaları almış başını gidiyor; kişilik, kültür ve çocuk yetiştirme pratikleri arasındaki ilişkiler inceleniyordu. Psikolojik antropoloji, benlik, duygular, düşler, bilinç durumları, psikolojik rahatsızlıklar, biliş vb. kavramlara kültürel açıdan yaklaşıyor.

Örneğin, falanca ilkel toplumda rüyaların yorumlanma biçimi bir psikolojik antropoloji konusu. Konu yalnızca ilkel toplumlarla kısıtlı değil: Örneğin, Almanya’da ve Tunus’ta rüyaların yorumlanmasındaki farklar inceleniyor. Bir Psikolojik Antropoloji Derneği var, yayın organı Ethos. Dergide çeşitli konular öne çıkıyor. Psikolojik antropoloji daha sonra gelişerek farklı alanlara evrildi: Bir kol, bilişsel antropoloji oldu, bilişsel süreçlere kültürel açılardan yaklaştı. Bir kol, etnopsikoloji oldu, psikolojiye yerli bakışını getirdi. Bir başka kol, psikanalitik antropoloji olup psikanaliz kavramlarının evrenselliğini ve kültürel özgüllüğünü tartışmaya açarken, bir başka kol ise psikiyatrik antropoloji adı altında psikiyatriye yönelik kültürel bir bakış açısı geliştirdi. Bugün psikolojik antropoloji, kültürel psikoloji ve kültürlerarası psikolojinin konuları ve yöntemleriyle çakışıyor ama eskisi kadar anımsanmıyor.

Bilişsel bilimler

Bilişsel bilimler, konuşma dilinde genellikle bilgisayar bilimleriyle karıştırılıyor. Doktoram ODTÜ’den bilişsel bilimler alanında olduğu için bu duruma çok rastladım. Nedir bilişsel bilimler?

Doktora programında psikoloji, dil bilim, felsefe ve bilgisayar mühendisliği dersleri aldık. İki tane dal seçip uzmanlaştık; iki alandan yeterlilik sınavına girdik. Ben psikoloji ve dil bilim seçtim. Felsefe de seçebilirdim, Boğaziçi’nde lisans yıllarında çift ana dal olacak kadar çok felsefe dersi almıştım ama çift ana dal programı yoktu. Bilişsel bilimlerle tanışmam da Boğaziçi’nde oldu. Dördüncü sınıf düzeyinde ilk kez bilişsel bilimler dersi açıldı, her hafta bu dört bölümden başka bir hoca ders veriyordu. Beni heyecanlandırmıştı. Böyle yöneldim bilişsel bilimlere.

Bundan önce, yaz okulunda değerli hocam Güven Güzeldere’den zihin felsefesi dersi almıştım; ilk ‘bilişsel bilimler’ sözünü ondan duydum. Kendisi zaten üretken bir bilişsel bilimci… ODTÜ’de ve Boğaziçi’nde bu 4 bölüm (psikoloji, dilbilim, felsefe ve bilgisayar mühendisliği) vardı; aslında bilişsel bilim, kuruluşu itibarıyla 6 bölüme dayanır: Dörtlüye ek olarak, antropoloji ve sinir bilim.

Antropolojinin bilişsel olan alt dalı daha sonra başka bir yöne gitti, o yüzden zayıf kaldı. Sinir bilimsel çalışmalar ise her gün artıyor. Nedir peki bilişsel bilimler: İnsan, yapay ve hayvan zekâlarını karşılaştırmalı ve disiplinler arası olarak inceleyen bir bilim topluluğu. Tek bir bilim değil; tek bir bilim olması çabası vardı, ama bu gerçekçi değil. Disiplinler üstü olması çabası da vardı ama hâlen disiplinler arası. Türkiye’de bilişsel bilim alanında ilk doktorayı almıştım. Peki mutlu muydum? İlk başta çok mutluydum; ama Türkiye’de yeterince tanınmayan bir bölüm olduğu için atamalarda sıkıntı çektiğim oldu. “Daha fazla yaygınlaşsın” desek nasıl olur ki, zaten bölüme girenlerin genelde ancak yüzde onu falan mezun olabiliyor. 4 bölümden birden ders almak zor. Bilişsel bilim bugün, yapay zekâ çalışmalarının temelini oluşturuyor. Bu nedenle, sonradan yapay zekâ araştırmalarına yönelmem herhalde garip karşılanmamalı.

Sosyal psikoloji

Sosyal psikolojiyle tanışmam, değerli sosyal psikolog Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın kitaplarıyla olmuştu. Sonra Boğaziçi’nde 2. sınıfta Diane Sunar hocamızdan sosyal psikoloji dersini almıştık. Sevgili Diane hocam daha sonra sosyal psikoloji yüksek lisansında tez danışmanım olacaktı. Sağ olsun, var olsun. 4. sınıftayken, sosyal psikoloji yüksek lisans derslerini almıştım, değerli hocam Bilge Ataca’dan. Onların bende yaktığı ateş yıllarca yandı; yıllarca sosyal psikoloji araştırmalarını izledim. Muzaffer Şerif’ten güç aldım.

Bugün sosyal psikoloji dersi veriyorum. Okulda İngilizce, kamuya ise Türkçe. Bir katılımcı sormuştu, “sosyal psikolojinin uygulama alanı var mı?” diye. “Olmayan alanı yoktur” desek… Hepsi uygulamalıdır. Sosyal psikolojiyi çıkarırsak, bir kere politik psikoloji diye bir alan kalmaz. Uyma davranışları araştırmaları (neden başkaları gibi yaşarız, davranırız, düşünürüz vb.) tek başına ayrı bir dünyanın kapılarını aralar. Ama bu güzel psikoloji alt dalı, onunla da kalmaz, aşkın psikolojisini de açıklamaya niyetlenir. Sosyal psikolojide, ünlü bir aşk üçgeni vardır. Üç öğeden oluşur buna göre aşk… Gençlik klinik psikolojiyi tercih ederken, o çok para getirirken, kim uğraşır sosyal psikolojiyle?.. İnsanın biraz idealist olması gerekir sanırım…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanUlaş Başar Gezgin
Takip et:
1978 İstanbul doğumlu. Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 23 yıl ders verme deneyimine ve Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma deneyimine sahip bir akademisyen-yazar. Eğitimini Darüşşafaka (1989-1996), Boğaziçi Üniversitesi (Eğitim Bilimleri (Psikolojik Danışmanlık), lisans, 2000; Sosyal Psikoloji, yüksek lisans 2002), ODTÜ (Bilişsel Bilimler, doktora, 2006) ve yurt dışında (2009, üniversite düzeyinde ders verme yetkisi, Avustralya; Darmstadt Teknik Üniversitesi, Şehir Plancılığı, yüksek lisans, 2011) tamamlayan Gezgin’in toplam 116 kitabı bulunmaktadır. 2014’te Türkiye’de doçent, 2017’de yurt dışında profesör olmuştur. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, şarkı, deneme, yazınsal inceleme, öykü, film öyküsü, film çözümlemesi, tiyatro oyunu, masal ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri ve şarkıcıları Türkçeye kazandırmaktadır. Çeşitli çalışmaları 13 dile (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rusça, Japonca, Vietnamca, Tayca, Gürcüce ve Azerbaycan Türkçesi) çevrilmiştir.
Önceki Makale Bir yerlerde mutsuzluk…
Sonraki Makale Dağlık Karabağ’da çatışma

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?