Home Günlük Eski bir solcudan mektup

Eski bir solcudan mektup

0

CHP’nin halka temas etmeyi başarıp başaramadığı yıllardır bitmeyen bir polemik konusudur.

Benzer şekilde, sol hareketlerin toplumla ilişkisi ve kendi aralarında bölünmesi de yıllardır tartışılır.

X’te (eski Twitter) “Cagdas” isimli hesabın, TİP’in Ankara-Çankaya belediye başkan adayı İrfan Değirmenci’nin “Seçilirsem büyük bir vegan festivali düzenleyeceğim” paylaşımını alıntılayarak yazdıkları yeni bir tartışma başlattı: Sol partiler CHP’nin bile gerisinde mi kalıyor?

“Cagdas” isimli hesabın yazdıklarına Değirmenci, “İnsanları marjinalleştirmiş, ötekileştirmişsin. Bana da yapmaya çalışmışsın. Bolca da popülizm katmışsın” diyerek tepki gösterdi.

Hesabın yanıtı ise, “İrfan. Her şeyi yanlış biliyorsun. Her şeyi yanlış yorumluyorsun. Kendinden ibaret bir dünyan var. İçimi döktüğüm şeyin bir propaganda metni olduğunu sanacak kadar paranoyaksın” oldu.

Tartışmanın büyümesi üzerine “Cagdas” yanlış anlaşıldığını belirterek paylaşımına, “TİP’li birkaç arkadaşla özelden de konuşunca maksadımın dışında anlaşılmaya müsait olduğunu fark ettim. TİP ile ilgili 99 güzel şey yazmışımdır, TİP’in bir adayıyla ilgili 1 tane kötü laf ettim, o yürüdü. Onlar da haklı elbet…” eklemesini yaptı.

“Cagdas”ın ilk paylaşımından bölümler şöyle:

“16 yaşındaydım. Zenginin köpeğinin içtiği sütü fakirin çocuğu içemiyor diye öfkeliydim, solcu oldum. Köpek düşmanı değildim, sokaktaki köpekleri beslerdik mahallede, vegan arkadaşlarım da oldu, hepsini severim. Onlara da bir düşmanlığım yok. Ama benim meselem o değildi ya. Hiç olmadı.

33 yaşına geldim, benim öfkem hala aynı. Zenginin süs köpeği, fakirin çocuğunun içemediği sütü içiyor ve ben buna öfkeliyim. Günde 8-10 saat çalışan insanlara hayvan muamelesi yapılması kanıma dokunuyor.

Ben solcuyken CHP’liler yaşam tarzı tartışmalarına takık haldeydi, anlam veremiyordum. Fakirin çocuğunun süt içmemesini değil de, başörtüsünü konuşuyorlardı. CHP’ye burun kıvırıyordum. Onlar bireysel düşünüyordu, biz toplumsal. Aradaki ayrım böyleydi benim için.

Aradan zaman geçti, Gezi oldu. Dünya da altüst oldu. Bir anda solcular her türlü bireysel dertle uğraşır oldu. LGBTİ, veganlık vs. ajandaya girdi. Biz halk olmayı bırakıp kimlikler koalisyonuna dönüştük. Sonra bize yer kalmadı zaten, “gerici” kaldık sol mahallede.

Geçen dönem sosyalistlerin belediyeleri vardı. Bir tanesi bile kent lokantasını akıl edemedi, fakirin çocuğuna süt vermedi. Ellerindeki olanakları kullanmadılar. Beğenmedikleri Ekrem İmamoğlu kent lokantasını açtı, CHP’li belediyeler fakirin çocuğuna süt verdi.

Günün sonunda. Ben CHP’yi çoğu sosyalist-sol partiden daha halkçı buluyorum. (Ne yazık ki) TİP de dahil sol partileri CHP’nin tenezzül etmediği bireysel dertlerle uğraşan komik yapılar olarak görüyorum. Kafası kesik tavuk gibi oradan oraya giden, kendi insanını sevmeyen, şahsi travmaları dışında derdi olmayan bir grup şımarık delinin kahrını çekiyor ülke resmen.

Ne olduysa oldu, birileri geldi, bizi kendi yurdumuza, halkımıza, toplumumuza düşman etti. Yurdumuzu, halkımızı çok sevdiğimiz için solcu olmuştuk, yurt sevmek solculuktan kovulma sebebi oldu. Ben bu yükü taşımak istemiyorum. Solcuların yaptığı işleri görüp solculuğumdan utanmaktan bezdim. Bu saçma sapan işler solculuksa, sizin olsun. Solcu molcu değilim, dümdüz halkçıyım.

Yoksulun çocuğu süt içecek, et yiyecek.

CHP’nin adayı Hüseyin Can kent lokantası açacağım diyor, TİP’li İrfan Değirmenci vegan festivali diyor. Ben Hüseyin Can’dan razıyım ya. Halkın dostu Hüseyin Can’dır. İrfan Değirmenci bu halkın düşmanı değilse de, dostu da değil ya.”

“Cagdas”la Değirmenci’nin yazdıklarını ve tartışmayı tweet‘i tıklayarak okuyabilirsiniz.

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Exit mobile version