Yaşam süresinin uzadığı, önde gelen ölüm nedeninin kalp-damar sistemi hastalıkları olduğu, erişkinlerin üçte birinde hipertansiyon bulunduğu, şişmanlığın çocuklarda bile sorun haline geldiği, şeker hastalığı sıklığı giderek artan bir çağda yaşıyoruz.
Modern toplum bilinçlenerek sigarayı kısıtlamaya çalışıyor, sağlıklı beslenme, zayıflama taktikleri basının güncel konusu haline geliyor, sofralardan tuzluklar kaldırılıyor ve spor salonlarının sayısı giderek artıyor. Damar sertliğine bağlı kalp-damar hastalıkları için yüksek kolesterol, hipertansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık, sigaranın birbirinden bağımsız risk faktörleri olduğu on yıllardır kanıtlanmış bulunuyor.
Ne var ki günümüz insanı yalnızca daha stresli, daha yüksek tansiyonlu, daha kilolu olmakla kalmıyor; bunların yanı sıra uyku süremiz ve kalitemiz düşüyor. Yapılan çalışmalar yaklaşık üçte birimizin uykusuzluk sorunuyla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Akşam evlerimize bedenlerimiz yorgun dönüyoruz ama zihnimiz açık ve yapacak çok şeyimiz var. Onlarca televizyon kanalında diziler, sinemalar, eğlence programları, söyleşiler kesintisiz yayında ya da internetin başındayız. Yatak odamıza çekilsek bile düşünecek çok şeyimiz var.
Oysa uyku zihin ve beden sağlığımızı her gün yenileyebilmemiz için büyük önem taşıyan başlıca dinlenme biçimimiz. Alışık olduğumuzdan daha az uyuduğumuzda sabah dinlenememiş olarak kalkıyor, gün içerisinde gözlerde yanma, baş ağrısından yakınıyor, dikkatimizin dağınık, sinirli, kırıcı olduğumuzu hissediyoruz. Nörologlar çoğu yaşam kalitesinin azalmasına, kişinin sağlığında bozulmaya neden olan 85 tür uyku hastalığı tanımlıyorlar. Uyku bozuklukları trafik ve mesleki kazalara neden olabilmesi nedeniyle aynı zamanda önemli bir halk sağlığı sorunu.
Günde 7-8 saatten az uyuyan insanlarda yüksek tansiyona, insülin direncine, şişmanlığa daha çok rastlanıyor. Bunlarla kalmayarak son zamanlarda yapılan çalışmalar uyku eksikliğiyle damar sertliğine bağlı kalp ve damar hastalıkları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösteriyor. Günde 7 saatin altında uyuyanlarda sigaradan, fazla kilodan ve hipertansiyondan bağımsız bir biçimde kalp-damar hastalığına yakalanma olasılığının arttığı gözlemleniyor. Günde 5 saatin altına düşüldüğünde bu riskin iyice belirginleştiği görülüyor. İlginç bir biçimde uyku süresi günde 9 saati aştığında da kalp-damar hastalığı riski bir miktar artıyor. Günde 7-8 saat uyumanın ideal olduğu anlaşılıyor. Kısacası ne az ne de çok uyumamız gerekiyor.
Gündüz kestirmeleriyle beraber günde toplam 7 saatin altında uyuyorsak bilmeliyiz ki bu sağlıklı bir durum değil ve uyku alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Uykunun bir zaman kaybı olduğunu işitmişizdir zaman zaman ama bunun doğru olmadığını, sağlıklı, yeterli bir uykunun ne kadar önemli olduğunu giderek daha fazla kavrıyoruz.
Öyle görünüyor ki kalp sağlığıyla ilgilenen uzmanlar kendilerine başvuran herkese sordukları sigarayla, stresle, tansiyonla, beslenmeyle ilgili sorulara bir yenisini eklemekteler:
“Yeterince uyuyor musunuz?”