“Birliklere verilen uygun emirler, atılan sloganlar ya da yapılan çağrılar, tüm bir savaş boyunca birinci sınıf ağır top veya birinci sınıf hızlı tanklar kadar önemlidir.” (Stalin)
Rusya stratejisini değiştirdi.
“Özel askeri operasyon” olarak kodlanan saldırının stratejisi Putin’in Ukrayna ordusuna yaptığı çağrının da bizlere net olarak gösterdiği gibi 2014 Meydan Darbesi ile iktidarı gasp eden ve ırkçı-faşist çetelerle açık bir iş birliği içerisinde bulunan rejimi değiştirmek, belirli bir anayasal reform sürecinin ardından da Ukrayna’yı Belaruslaştırmaktı. Bu stratejiye uygun olduğu düşünülen taktik ise ana arterlere hızlı bir şekilde hakim olmak, Ukrayna kurmayında bir şok yaratmaktı. Bu taktik, kentlere ve kasabalara Rusya Savunma Bakanlığı brifinglerinde “yüksek hassasiyetli” olarak adlandırılan seyir füzesi atışları haricinde şiddetli bir bombardıman yapmamayı ya da bir meskun mahal çatışmasına girmemeyi gerektiriyordu. Bu stratejik hedefe ulaşılamadı, çünkü art arda sıraladığım taktiksel hedefler gerçekleşmedi. Bunun birçok sebebi olmakla birlikte askeri yanın daha ağır bastığı kanaatindeyim. Rusya ordusunun doktrini nihayetinde Sovyet askeri doktrininden farklı değildir ve bu doktrin yüksek ateş gücü kullanımı ile süratli tanklara/zırhlılara dayalıdır. Buna göre, bir harekatta önce obüs-roket-füze atışları ile düşman mevzileri dağıtılır, ardından tanklarla/zırhlılarla süratle ilerlenirdi. Rusya, Ukrayna’da ilkini atlayıp ikincisini uygulamaya çalıştı. Sonuç, kolayca hedef hâline gelen kilometrelerce uzunluktaki konvoylar ve sokaklarda imha edilen düzinelerce tank oldu.
Fakat Rusya, genel beklentinin aksine çok seri bir şekilde sadece başarısız olan taktiğini değil, yürürlükte olan stratejisini de değiştirdi. Bu değişimi Şoygu, Lavrov ve son olarak da Putin farklı açıklamalarla duyurdu. “Stratejik inisiyatif Rusya” başlığını taşıyan köşe yazımda (*) tam olarak bunu vurgulamış, savaşın gidişatına yön verme yetkesinin Rusya’da olduğunun özellikle altını çizmiştim. Çünkü birilerinin gördüğü ilginç sanrıların aksine Ukrayna, almış olduğu tüm desteğe karşın savunma pozisyonundan çıkabilme gücüne sahip değildi, hâlâ değil ve de yağdırılan tüm askeri desteğe rağmen de olmayacak.
Oysa Batı hegemonyasının öncülüğünü yürüten ABD ve İngiltere’nin arzusu farklıydı. Rusya’nın yenilgiyi kabul etmemesini, ABD’nin Vietnam’da yaptığına benzer şekilde aynı stratejide diretmesini, bunun için sürekli olarak taktik değiştirmesini, kısacası olmayanı oldurmaya çalışmasını istediler. Böylece Rusya, kendisi için bataklığa dönüşen Ukrayna’da yıllarını tüketecekti. Ancak Rusya’nın strateji değişikliği ile birlikte ABD ve İngiltere’nin Ukrayna ve tüm kıta Avrupa’sını tehlikeye atacak, Rusya’yı ise sürecin sonunda tümüyle uysallaştıracak bu istekler suya düştü.
Panikteler.
Yansımalarını ana akım basınlarında görüyoruz.
Yeni stratejinin ilan edilmesinin ardından, 23.04.2022 tarihli The Wall Street Journal’da yayımlanan isimsiz bir görüş yazısı bu konuda bir fikir verebilir. Ukrayna’nın silah stoklarının bitmek üzere olduğu ve askeri yardımların acil olarak arttırılması gerektiği belirtilen yazıda, Rusya’nın güney ve doğu Ukrayna’nın bir bölümünü “fethetmesi” hâlinde Ukrayna’yı bu koşullar altında ateşkese zorlayabileceği tehlikesine dikkat çekiliyor. Bir cümle ise telaşın boyutunu gösteriyor: “Vladimir Putin, kendisini daha güçlü kılabilecek ve Ukrayna ile Batı ittifakını daha fazla tehdit edebilecek büyük bir zafer kazanabilir.”
Güzel.
Bu telaşın askeri, psikolojik-politik ve ekonomik üç nedeni var.
Askeri olandan başlayalım.
Ukrayna, askeri kapasitesinin çok büyük bir kısmını kaybetmiş durumda ve iktidarı gasp eden rejim açısından daha da tehlikeli olanı, Ukrayna’ya askeri destek gönderen ülkeler de hibe/ihraç stoklarını büyük ölçüde tüketmiş gözüküyor. Nitekim şimdiden birkaç ülke daha fazla silah göndermeleri hâlinde ulusal güvenliklerini tehlikeye atabilecekleri gerekçesiyle silah desteğini durdurdu. Rusya ise Liz Truss’ın cehalet vizyonunu aşacak, savaş çığırtkanlığında ve “Rusofobi”de Münih Anlaşması’ndaki sevgili ortakları Nazi faşistleriyle yarışacak İngiliz askeri uzmanların iddialarının aksine çok büyük bir kayıp vermedi.
Donbas’ı kurtarmaya ve Transdinyester’e bir hat çekmeye odaklanan askeri strateji telaş yaratıyor, çünkü Rusya’nın askeri kapasitesini etkili bir şekilde kullanabilmesinin önünü açıyor. Başlangıçta vurguladığım üzere, önceki strateji rejimin el değiştirmesini hedefliyordu, bunun için de rejimin meşruiyeti sorgulanmalı, Rusya’nın “özel askeri operasyonu”nun yarattığı krizden rejim sorumlu tutulmalıydı. Bu strateji sebebiyle Suriye’de gördüğümüz bombardımanlara benzer sahneleri bugüne kadar görmedik Ukrayna’da, çünkü taktik stratejiye tabidir. (Bu durumla ilgili Rusya ordusunun bombalarının bittiğini öne sürecek kadar aklını yitirenler de olmadı değil.) Şimdiyse mevcut rejim tanınıyor ve bu tanınan rejim “düşman” olarak görülüyor. Rusya’nın artık çok da tahribata uğratmadan kontrol altına almaya çalıştığı bir Ukrayna yok karşısında. Rusya, Ukrayna’yı kontrol altına almayı değil; Ukrayna’nın sınırlarını kendi jeopolitik çıkarları lehine değiştirmeyi istiyor.
Psikolojik-politik telaşın sebebi de bununla bağlantılı.
Rusya’nın savaşın kapsamını daraltması ve mevcut Kiev rejimine başından beri muhalif, çoğunluğunu Rusça konuşan halkın teşkil ettiği Donbas ile bütünleşmesi, kendisine Kiev’den Çernihiv’e olan alanda yaratamadığı bir meşruiyet sağlıyor. Bu da, ilk stratejide eksik olan psikolojik-politik üstünlüğü getiriyor. Bugüne kadar işlediği tüm barbarca cinayetleri, yürüttüğü tüm işgalleri rıza üretimi ile kendi kamuoyuna kabullendirdiği düşünülürse Batı hegemonyasının Rusya’nın böyle bir meşruiyet kazanmasından tedirgin olması doğal; çünkü yarattıkları aptallaşmış kitlelerin zayıf karnı bu.
Son olarak, yaşanan telaşın ekonomik boyutuna değinelim ve bitirelim
Rusya yaptırımların etkisini iyi absorbe etti. Özellikle Gazprom’un ödemeleri ruble cinsinden alması kararı çok zekice bir hamleydi ve buna karşı atılabilecek bir adım da bulunmuyor. Takiben, Rusya’nın Bulgaristan ve Polonya’ya gaz akışını kesmesi de büyük bir korku yaratmış, Bulgaristan dahil bazı AB üyesi ülkeler şimdiden Rusya’nın şartlarına uyacaklarını ilan etmiştir. Elbette Rusya ekonomisi zor durumda; ancak tarihlerinin en büyük enflasyonlarından birini yaşamakta olan ABD, İngiltere ve AB pek de farksız bir durumda değil ve hassas piyasa dengelerini sürekli rahatsız eden bir Rusya karşısında da oldukça savunmasızlar.
– Donbas’ın kurtarılması.
– Herson ve Zaporijya’da referandum.
– Odessa’ya harekat.
Başarılı olur ya da olmaz, Rusya’nın değişen stratejisinin zaferi için izleyeceği yol budur.
Savaşa dahil olmak ya da bugünlerde basınlarında sıkça tartıştıkları gibi Rusya’nın açtığı nükleer karta aynı şekilde karşılık vermek gibi radikal ve ölümcül kararlar almadıkları takdirde ABD ve İngiltere’nin başını çektiği Batı hegemonyasının yaşanacak süreci izlemek ve Rus sporcularına, sanatçılarına, kedilerine ve ağaçlarına yaptırım uygulamak dışında bir seçeneği bulunmuyor.
Çünkü şimdi yalnızca “stratejik inisiyatif” değil, “stratejik üstünlük” de Rusya’dadır.
Fotoğraf: Doğu Ukrayna’daki Rusya yanlısı gönüllüler.
(*) https://medyagunlugu.com/haber/stratejik-inisiyatif-rusyada-51347