Damar sertliği ve bunun neden olduğu kalp-damar hastalıkları söz konusu olduğunda yüksek kolesterol, sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık üzerinde en çok konuştuğumuz risk faktörleri.
Modern toplum bilinçlenerek ölüm nedenleri sıralamasında en başta yer alan kalp krizlerinden ve felçlerden korunmaya çalışıyor. Sigara kısıtlanmaya çalışılıyor. Kolesterol ilaçları tartışması bitmek bilmiyor. Sağlıklı beslenme, zayıflama taktikleri basının güncel konusu haline geliyor. Sofralardan tuzluklar kaldırılıyor. Spor salonlarının sayısı giderek artıyor.
Ne var ki bu hastalıkların zemininde yatan damar sertliğine neden olan, daha açık bir anlatımla damarlarımızın iç cidarları için zehir niteliğinde olan maddeler yalnızca gıdalarla aldıklarımız, kan tahlillerinde ölçtüklerimiz ya da sigara dumanında bulunanlardan ibaret değil. Büyük ölçüde sağlıksız kentleşmenin ve kullandığımız yakıtların neden olduğu hava kirliliğinin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu, kirli havadaki parçacık maddelerin, kanserojen kimyasalların, civa, kurşun, kadmiyum gibi ağır metallerin cilt ve akciğer hastalıklarına yol açtığı, bazı kanserler için risk teşkil ettiği uzun zamandır biliniyor.
Son yıllarda yapılan çalışmalardan anlıyoruz ki, hava kirliliğinin olumsuz etkileri bunlarla sınırlı değil. Kalbimiz ve damarlarımız solduğumuz havadaki özellikle arsenik, kadmiyum, kurşun gibi ağır metallere maruz kalma durumundan olumsuz etkileniyorlar. Bu maddeler hem damar sertliğini başlatabiliyor, hem de mevcut bir kalp ve damar hastalığı varsa bunu ağırlaştırabiliyor, ölüme yol açma olasılığını arttırıyorlar. Üstelik bu zararlı etkilere hava kirliliği ölçümlerinde nispeten kabul edilebilir sonuçlar elde edilen bölgelerde bile rastlanabiliyor. Düşük derece bir risk dahi söz konusu olsa tüm bölge halkının maruz kaldığı bu tarz bir zararlı etki önemli toplum sağlığı sorunu haline gelebiliyor.
Kirli havayı kısa süre solumak dahi sağlık açısından riskli. Yapılan çalışmalar daha ilk saatlerde solunumda, tansiyonda, pıhtılaşma sisteminde, damarların kasılma-gevşeme işlevlerinde bozulmalar görüldüğünü, kalp krizi, felç, kalp yetersizliği, tehlikeli kalp ritmi bozulmaları ve ölüm olasılıklarının arttığını gösteriyor. Kirli hava parçacıklarının kapalı yaşam mekanlarına geçmeleriyle birlikte evlerde, iş yerlerinde, okullarda dahi zararlı etkileri gelişebiliyor. Öyle ki bunu önleyen hava filtrelerinin, temizleyicilerinin, arıtıcılarının solunum ve kalp-damar sistemlerini bu zararlı etkilerden koruyabildiğine dair bulgular mevcut.
Türkiye hava kirliliğinin öncelikli toplum sağlığı sorunu olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2015 yılında yayınladığı Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu’na göre 81 ilimizin 27’sinde hava kirliliği en önemli çevre sorunu.
Bunun başlıca kaynakları evsel ısınma, imalat sanayi işletmeleri, karayolu trafiği, diğer sanayi işletmeleri ve termik santraller olarak sıralanıyor. Kömür yardımı adı altında kalitesiz kömür kullanımının teşvik edilmesi, kent alanlarının kontrolsüzce imara açılması, toplu taşımanın beklenen düzeye ulaşamamış olması, kirlilik ölçümü sistemlerinin yetersiz oluşu hava kirliliğinin önemli nedenleri arasında yer alıyor.
Çevre Mühendisleri Odası’nın yayınlamış olduğu Hava Kirliliği Raporu’nda kentsel dönüşümlerin hava kirliliğini çözme odaklı yürütülmesi, hava koridorlarının önüne bina yapımının engellenmesi, ölçüm yöntemlerinin geliştirilmesi, kömür yerine doğal gaz kullanımını özendirecek teşviklerin gündeme gelmesi, ulaşımda toplu taşımanın ön plana çıkması, kent merkezlerine araç girişinin kısıtlanması, çocuklar, yaşlılar ve hamilelerin hava kirliliğinin yoğun olduğu saatlerde sokağa çıkmamaları, yerleşim alanları ile sanayi alanı arasında yeşil kuşaklar oluşturulması, konutlarda izolasyon tekniklerinin uygulanması, kalitesiz kömür kullanımına dair denetimlerin arttırılması, trafikten kaynaklı emisyonların azaltımı için yeşil dalga ve akıllı sinyalizasyon sistemlerinin yaygınlaştırılması önerileri yer alıyor.
Avrupa Çevre Ajansı verilerine göre, Türkiye’deki kentsel nüfusun yüzde 97’si sağlıksız seviyelerde parçacık maddeye maruz kalmakta. Hava kirliliğine maruz kalan kitle göz önünde bulundurulduğunda, sigarayla ya da uyuşturucuyla mücadele için gösterilen çabadan belki daha fazlasının bu hayati önem taşıyan sorunun çözümüne sarf edilmesi gerekiyor.
Kaynaklar:
-Cosselman KE, Navas-Acien A, Kaufman JD.: Environmental factors in cardiovascular disease. Nat Rev Cardiol 2015 Oct 13. doi: 10.1038/nrcardio.2015.152
-Chen R., ve ark.: Cardiopulmonary Benefits of Reducing Indoor Particles of Outdoor Origin. A Randomized, Double-Blind Crossover Trial of Air Purifiers. J Am Coll Cardiol 2015; 65:2279-87
-Hava Kirliliği Raporu, 2015. Çevre Mühendisleri Odası
-EEA Air Pollution Country Factsheet: Turkey (2014)