Mentor
Yaşanan “yalancı bahar” sonrası iktidarın oy kaybetme, muhalefetin ise oy kazanma hızı yavaşladı; bunun anlamı artık iktidar yıpranmıyor ama muhalefet yıpranabilir.
Her şeyden önce birkaç yıldır “geliyor, gelmekte, gelecek…” denilen derin ekonomik kriz gelmedi. Ben iktidarın ekonomi politikalarını doğru bulmuyorum ama kısa vadede başarılı olduğunu söylemekte yarar var. Bir şekilde seçmeninin işini kaybetmesine engel oldu, baz etkisi falan derken enflasyon yavaşlıyor.
Dünyada her yerde halkın gündemi kısa vadelidir, “sana fabrika yapacağım 10 yıl sonra günlük güneşlik olacak” vaatleri asla karşılık bulmaz. O yüzden iktidar bir şekilde halkın kısa vadeli gündemini kontrol etmiş görünüyor.
Kim ne derse desin, ülkede halkın nabzını en iyi tutan lider Recep Tayyip Erdoğan ve AKP. Muhalefetin tek varlık nedeni ise anti-AKP olmak; çözüm yok, üretim yok, sadece AKP’nin uyguladığı politikalara muhalif olma var. Sosyal medyada ve “beyaz” ortamlardaki üstünlük sandığa yansımıyor maalesef.
Görünen o ki güncel gelişmelere yeni bir politika üretmezse seçime kadar geçecek süre muhalefetin pek hayrına olmayabilir.
AKP’nin İYİ Parti hamlesi de çok işlemez çünkü İYİP aldığı oyların büyük çoğunluğunu AKP karşıtı merkez sağdan alıyor. Ayrıca İYİP’in de Cumhur İttifakı’na katılması bir tür Milliyetçi Cephe izlenimi yaratır ki toplumu tamamen farklı bir kutuplaşmaya yöneltip 12 Eylül öncesi gibi sol bir romantizm başlatabilir. İçinde CHP’nin de bulunduğu daha ideolojik bir muhalefete dönüşebilir ve AKP’ye giden ılımlı dindar Kürt oylarını da kaybetmesine neden olabilir, bence çok işleyecek bir formül değil.
Ama AKP’nin çok güçlü bir silahı var: Recep Tayyip Erdoğan. AKP demek Recep Tayyip Erdoğan demek, oysa muhalefetin adı yok, hepsini birden olmaya çalışıp hiçbir şey olamıyorlar. AKP bazen milliyetçi, bazen dindar, bazen Kürt, bazen liberal hatta Erdal Eren hayranı olabiliyor ve bunların hepsini halka ulaştırıp sonuç alabiliyor.
Hatta böyle giderse seçimden önce parlamenter sisteme geçmeyi bile planlayıp birinci parti olur ve iktidarını yine koalisyonla muhafaza etmeyi deneyebilir.
Muhalefetin ise tek çaresi, var o da yoksulluğu nasıl çözüp artık nasıl yoksul olmayacaklarını topluma anlatıp AKP’nin onlara verdiği değerli vatandaş kartvizitini garanti etmek. Oysa şu an bunun çok uzağında duruyorlar hatta endişeleri destekleyecek tavırları var.
12 Eylül öncesi yükselen sol hareketlerin nedeni ile AKP’yi yaratan gerçek aynıdır ve halkın bir kesiminin gözünde “devlet sopası” CHP ile özdeşleşmiştir. AKP iktidar olduğunda “ordu-millet el ele” saçmalığı da bunu pekiştirmiştir.
“Beyazlar”ın bunu anlamıyor olmasını anlıyorum, bir şekilde sopanın vurduğu tarafın tersinde durmuşlar, sopayı bile görmüyorlar.
Halkı korkutan da bu zaten: İktidar değiştiğinde yine cahil, aptal, yetersiz kabul edilip yaşama hakkının yok sayılmasından korkuyorlar. AKP bunu ortadan kaldırdı demiyorum ama artık insanların öyle hissetmiyor olmasını sağladı yoksa düzen eski düzen, muhalefet de yenisine halkı bir türlü ikna edemediği gibi anlatamıyor da.
“Beyazlar”ın bunu anlaması zor ama anlatmayı deneyeyim….
Doğu’da, Güneydoğu’da değil Orta Anadolu’da hâlâ eğer suç tecavüz, hırsızlık vb. değilse suçlular polise teslim edilmez ve korunur çünkü devletten korkulur. Yok yere işkence göreceğinden veya kim vurduya gideceğinden endişe edilir. Belki artık korku azalmıştır ama bu korkuyu maalesef CHP temsil ediyor.
Başka bir nokta: Halkın gözünde CHP ile Atatürk hiç de aynı şey değildir. Atatürk’ü ve CHP’yi ayırır çünkü ceberut devlet yüzünü Atatürk’ten sonra göstermiştir.
İYİP de eski ivmesini tamamen kaybetti.
Kısacası bu gidişat bir muhalefet zaferi vaat etmiyor.