Melek Ay
Sanırım 17 yaşlarındaydım. Turizm sektöründeki ilk yıllarımdı.
Antalya’nın Kemer ilçesinde bir otelde çalışıyordum. İki arkadaş otelin restoranının bir köşesinde mola vermişiz.
Ben sürekli bir sürü şeyi şikâyet ediyordum. Beden dilimin verdiği sıkkın hal bir Alman misafirin dikkatini çekmiş olacak ki yanımıza yaklaşıp, “oturabilir miyim” diye sormuştu.
Sonrasında bu hanımefendiden, farkındalık adına ilk yaşam dersimi aldım.
Üstelik yaşınız çok gençken aileniz, iş yaşamınız, arkadaşlarınız hep bir beklenti, eklenti döngüsü sunarken bu ders çok kıymetli bir öğreti sunuyordu.
Almanca lisanımız sayesinde hemen buyur ettik. Bir çay ikram ettik. Çayından bir yudum aldı ve ilk cümlesi “Ben kanser hastasıyım” oldu.
Arkadaşım konuyu sıkıcı bulmuş olacak ki hemen izin istedi ve kalktı.
Baş başa kaldık ve sohbetimiz başladı.
“Harika olduğunu sandığım berbat bir yaşammış benim yaşadığım” dedi.
İyi bir evlilik yapmış, güzel bir evde oturmuş, rahat ve bolluk içerisinde bir yaşam sürmüş.
Ben ise fakirlik sınırında yaşayan, ailesinin geçimine yardımcı olmak için hiç hoşlanmadığım bir alanda bocalayan bir kişi olarak, bunun neresi berbat olabilir diye düşünüyorum.
Cevap olarak da kendisine bunun bir şans olduğunu söyledim.
Gülümsedi ve “asıl yaşamım kanser hastası olunca başladı. Şimdi yaşıyorum çünkü artık konfor alanımın dışındayım” dedi.
Konforun nesi kötü olabilir ki? Yüzüne bakıyorum, çok gerçek bir şeyden bahsediyor hissedebiliyorum ama kendi gerçekliğimle örtüşmüyor.
15 dakika içerisinde yaşamını anlattı. Ertesi gün geldi yine bir sürü şey anlattı. Son olarak evine döneceği günün sabahı geldi ve değerli tavsiyelerini ruhuma sunup gitti.
Kendisini bir daha hiç görmedim ama hayata dair ilk öğretim “konfor alanından çıkman şart yoksa çürürsün” oldu. Daha sonraki yıllarda da bu kelime sıklıkla karşıma çıktı.
Sonrasında bu işin pratiğine dair okuduklarım, kişinin gelişim yolculuğunda dört alana işaret ediyor:
• Konfor Alanı: Sürekli kontrol, rahatlık, güvenli alan, düşük risk
Bu alan kontrol edebildiğimiz güvenli alandır.
• Korku Alanı: Düşük öz güven, problem odaklı eğilim, diğerlerinden etkilenme, bahaneler
Öz güvenin eksildiği, bahaneler üretildiği, diğer insanların fikrini önemsediğimiz alandır.
Bu iki alanda yapılan pratikler farkındalık yaratıp bireyin bilinç seviyesinde artış sağlayabilirse;
• Öğrenme Alanı: Fırsatlar aramak, konfor alanını genişletmek, problem çözmek, beceriler öğrenmek, meydan okuyabilmek.
Zorluklara aldırış etmediğimiz, yeni yetenekler kazanarak geliştiğimiz alandır.
• Büyüme Alanı: Hedef belirlemek, yeterli özgüven, amacını bulmak, vizyon sahibi olmak, motivasyon ve gelişim, hedefe ulaşmak.
Belirlediğin amaç ve hayallere ulaştığın, korkularını yendiğin alandır.
Ben bu hanımefendinin 17 yaşındaki halime dokunabilmesi sayesinde bugün bu yaşımda konfor alanı veya korku alanına döndüğüm zaman durumu hemen kavrayabiliyorum, öğrenme alanı ve büyüme alanı arasında salınabiliyorum.
Hayatta olmadığını tahmin ediyorum ve konfor alanımın dışından ruhunu selamlıyorum.
Namaste…