Ali Kerem Korkmaz (tasam.org)
İran, geçen 100 yıl içinde biri meşruti, biri İslami olmak üzere iki devrim süreciyle karşı karşıya gelmiş, bu süreçlerin toplumsal ve siyasi gruplar üzerlerindeki etkileri de doğal olarak farklı olmuştur.
Meşrutiyetin ilanı ile oluşan ortamda özetle kamusal alana katılım artmış, basın yayın faaliyetlerine canlılık gelmiştir. Bu gibi araçlarla beraber ideolojilerin ve fikirlerin yayılması kolaylaşmıştır. İslam Devrimi ile beraber ise resmî ideolojiyi takip etmeyen istisnasız her ideolojiye, sınıfsal gruba, cinsiyete ve ırka toplumsal araçlarla beraber büyük baskı uygulanmış, çeşitli aygıtlarla (sivil toplum, eğitim vs.) resmî ideolojinin toplumun her zerresinde hegemon olması ve buralardaki hegemonyasını pekiştirmesi amaçlanmıştır.
Kadın mücadelesinin ortaya çıkışı bu ülke özelinde sosyalist mücadelenin ortaya çıkışı ile benzer dönemlere rastlayıp benzer kökenlere dayanır. Her iki mücadelenin kaynağı da özgürlük, eşitlik, refah ve barışla özetlenebilir. Mücadeleler ve mücadelecilerin kaderleri ortak yazılmış gibi benzer zamanlarda birbirlerinin tetikleyicileri olarak güçlenmiş, özgürleşmiş zayıflamış veya tutsak düşmüştür. İki mücadele de zor zamanlarında faaliyetlerini yer altına indirmiş, özgürleşme ortamlarında yeniden hızlı örgütlenmişlerdir. Bu mücadelelerin basın ve yayın ayağı ise oldukça kuvvetlidir. Hemen hemen oluşumlarından itibaren hep en az bir dergi veya gazete ile temsil edilmişlerdir fakat gelinen noktada başarılı olup olmadıkları fazlasıyla tartışmalı bir konudur. Sol Hareket’e nazaran günümüzde (hatta içinden geçtiğimiz günlerdeki bunlara birebirde de şahit oluyoruz) Kadın Hareketi daha faaldir. Eylemselliği daha kuvvetlidir.
Makalenin tamamını okumak için tıklayın