Ulaş Başar Gezgin (ulasbasar@gmail.com)
Başlıktaki soruyla ilgili olarak, okunmadan edinilmiş kulaktan dolma bilgi, “siyasal İslamcılara kandılar, onları tehdit olarak görmediler” biçiminde. “İşin aslı öyle mi?” sorusunu yanıtlamak için Türkçede belli başlı 2 kitap var: Biri Maziar Behrooz’un ‘Nasıl Yapılamadı: İran’da Solun Yenilgisi’ kitabı ; diğeri ise Türkiye’de bu kitaptan yaklaşık 20 yıl önce yayınlanmış olan Bahman Nirumand’ın ‘İran’da Soluyor Çiçekler’ kitabı.
İlk kitap, yazarın 1993’te ABD’de savunduğu doktora tezine dayanıyor. Kitap kronolojik olarak ilerliyor: 1950’lerle 60’lardaki İran solunu ilk bölümde, 70’lerdeki İran solunu ise, 2. bölümde ele alıyor. 3. bölüm, İslam karşı devrimi ve hemen sonrasına ayrılmış. Son bölüm ise, vurucu soruyu soruyor: İran solu neden yenildi? Elbette ‘İran solu’ denince ilk olarak Tudeh akla geliyor. Ancak Halkın Fedaileri, daha ufak örgütler ve Azeri ve Kürt azınlık muhalefeti gibi başlıklar da kitapta öne çıkıyor. İran solunu oluşturan temel üç hareket özellikle inceleniyor: Tudeh (İran Komünist Partisi), Fedailer (gerilla hareketi) ve Peykar (Maocu hareket)…
Kitaba göre, “yenilginin nedenleri İranlı Marksistlerin İran toplumunun iç dinamiklerini anlamak ve kendilerini bu dinamiklere uyarlamak yeteneğini gösterememesinde aranmalıdır.” (Behrooz, 2007, s. 236) İran solu, 1979 ve sonrasında olanlara karşı dogmatik ve şabloncu kalmış; çeşitli nedenlerle, ‘somut durumun somutun tahlilini yapamamıştır. Yazara göre, Çin ve Vietnam’da solun kazanması, solun halkla iç içe olmasından ve halkı çok iyi anlamış olmasından ileri geliyordu. Aynısı, İran solu için geçerli değildi.
Chavez’in İran’a desteği: Déjà vu
Ancak yazar, sol hareketlerin öznel koşullarının ötesinde, devlet şiddetini gözden kaçırmaz. 1953’ten 1979’a dek sol hareketler büyük baskı altındayken, siyasal İslam büyük oranda serbest bırakılır. “Soğuk Savaş”la uyumlu bir biçimde, “Yeşil Kuşak” projesine uyum sağlanır. Şah sonrasında, İran solunun önemli bir bölümü, Humeyni’nin emperyalist sistemden kopup bağımsızlığa vurgu yapmasını, ilerici bir adım olarak görür. İran solunun ulusalcı kesimleri zaten Humeyni’yi millilik üstünden destekleyecektir. İran’ın Komünist Partisi Tudeh, Sovyet kontrolündeki siyasal çizgisiyle, ilericilik adına Humeyni’yi destekler. Buna göre, Humeyni’nin devrimi, sosyalist devrim için geçilmesi gereken bir aşamadır. Bu destek durumu, yıllar sonra yeniden akla gelir. Ne zaman? Chavez antiemperyalizm adına İran’daki rejimi desteklemeye kalktığında… Tudeh, bununla kalmaz; Humeyni rejimindeki ilerici kanadı güçlendirmek adına, grevlere karşı çıkmaya kadar gider… Buna göre, İran’ın antiemperyalist mücadelesinde grevler karşı devrimci niteliktedir. Şu örnek durumun özeti gibi:
“Şöyle bir durumu düşünün ki, işçilerin greve hazırlandığı bir fabrikada bir grup Marksist bundan vazgeçilmesi için dil döküyor, bir başka grup, nesnel durumla ilgisiz uçuk önerileri yüzünden toplantıdan atılıyor, üçüncü bir grupsa grev hazırlıklarıyla ilgilenmekten çok grevden vazgeçilmesini isteyen birinci grubu teşhir ve tecrit etmeye çalışmakla uğraşıyor ve de bütün bunlar patronlara sadık işçilerin ve idarî personelin grevi kırmak için var gücüyle uğraştığı bir sırada oluyor. Devrimden sonraki ilk yıllarda böyle manzaralar az görülmüyordu.” (s. 270)
Yenilginin başka nedenleri
İran’da coğrafi ve toplumsal nedenlerle köylü sınıfının zayıf olması, yazara göre, İran solunu yaslanabileceği bir güçten mahrum bırakmış, onu yalnızca kente odaklanmak zorunda bırakmıştı. Ülkede Şah’ın baskısı nedeniyle, bağımsız sendikacılık da gelişme olanağı bulamamıştı. Bu zorlu koşullara, İran solunun kendini halk diliyle ifade etme çabasında karşılaştığı engeller eklenecektir. Böyle bir dilin, mollaların vaazlarıyla rakip olması düşünülemezdi. Marksizm’in eğitimli kesimlerin ideolojisinden halkın dünya görüşüne dönüşmesi süreci, gerçekleşemedi. Kitap, konuyla ilgili Troçkist görüşe de yer veriyor: Troçkist tarih yazımı, İran solunun yenilgisini burada sıralanan etmenlere ek olarak, Stalinizm’e bağlıyor. Bu görüşe göre, İran solunun çoğunluğunun Stalinist olması, demokratik hakları ve özgürlükleri öncelik olarak görmemelerine yol açtı.
Ulaş Başar Gezgin (ulasbasar@gmail.com)