Halil Ocaklı (halilocakli@yahoo.com)
Başlıkta her ne kadar İngilizce yazıyorsa da, aşağıda anlatılanlar esasen tüm yabancı diller için geçerlidir. İngilizce veya herhangi bir yabancı dili akıcı konuşabilmekle ilgili doğru yaklaşım olarak, dört eşik noktası olduğunu düşünüyorum. İngilizce teorik bilginizin iyi olduğunu varsayarak, akıcı konuşma becerilerinizi geliştirmeye katkı sağlaması umuduyla aşağıda paylaşıyorum…
Birinci eşik noktası, konuşurken hata yapma korkusunu aşabilmektir. Yabancı dili akıcı konuşmanın önündeki en büyük engel, işte bu hata yapma korkusudur. Bu korku yüzünden bazı gayet basit cümleleri bile kuramayabiliriz.
Yanlış yapma korkusunun bizi konuşmaktan alıkoymasına izin vermeyelim. Çocuklar da yanlış konuşur ama zamanla doğrusunu öğrenirler, hem de bizden daha iyi konuşurlar. Yanlış yaptığımızı düşünsek bile çekinmeyelim, konuşmayı sürdürelim.
Edebiyatçı olmayı değil yalnızca akıcı İngilizce konuşmak istiyorsak, mutlaka “doğru dil bilgisiyle konuşmalıyım” düşüncesinden kurtulmamız gerekiyor. Bunun yerine, yalnızca mesajımızın doğru anlaşılmasına odaklanalım.
Ana dili İngilizce olanlar bile hata yapar. Ne demiş Orhan baba, “hatasız kul olmaz”. Hata yapsak bile insanlar ne söylemeye çalıştığımızı anlıyorsa devam etmeliyiz. Hata konusunda yürekli olmalıyız. Böylece daha çok konuşmak isteyeceğiz ve sözler aklımıza daha hızlı gelecek.
ikinci eşik nokta okuma, yazma, dinleme ve konuşma arasındaki dengeyi bulmaktır. Kitap okumaktan çok izleme ve dinlemeye, göz-kulak dolgunluğu kazanmaya odaklanmalı, aynı zamanda konuşma pratiği yapmalıyız. Bir dili ne kadar çok duyarsak, akıcı konuşmamız o kadar kolay olacaktır. Çalışma malzemesi olarak değerlendirebileceğimiz birçok ücretsiz çevrimiçi kurs ve uygulama var. Herkes kendine uygun olan programı bulabilir.
Akıcılık kazanmak biraz da “yüzsüz” olmayı gerektirebilir. Mecburen biraz yüzsüzleşip, İngilizce konuşan tanıdıklarımızı yakalayıp pratik yapmaya çalışabiliriz. Kanımca, dil öğrenmenin anahtarı dil bilgisi değil, dinleme ve konuşma pratiği yapmaktır.
YouTube, harika pratik İngilizce konuşma videolarıyla dolu. Videoları izlerken sadece sözlerin anlamlarını değil, konuşmacının dudak hareketlerini de izlemeye çalışmayı öneririm. Sonrasında kendi konuşmalarımızı videoya kaydederek pratiğimizi geliştirebiliriz. İsterse deli desinler aldırmayalım, fırsat buldukça kendi kendimizle de konuşalım.
Üçüncü eşik noktası, dilin bizi fethetmesine izin vermemiz ve bunu yaparken öğrenci gibi düşünmeyi bırakmamızdır. Akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak istiyorsak, onu günlük yaşamın önemli bir parçası haline getirmeliyiz. Yabancı dili elden geldiğince iletişim ve sosyal etkileşim yolu olarak canlı tutmalıyız. Bildiğiniz tüm İngilizceyi her fırsatta kendi kendimize (içimizden) kullanmaya çalışmalıyız.
Dördüncü eşik noktası kararlılıktır. Tüm bunları yaparken dirençli olmalı, zaman ve emek ayırmanız gerektiğini akılda tutmalıyız. Yabancı dilleri bir uygulama olarak beynimize otomatik olarak indirilebileceğimiz bir “çevrimiçi store” henüz yok.
Günde beş dakika dizi izleyerek, sesli kitap dinleyerek İngilizcede akıcılık kazanılmaz. Kendimize uygun bir program yapıp, ödün vermeden plana sadık kalmalıyız.
Son olarak; kendimizi İngilizce öğrenen biri olarak değil, artık İngilizce konuşan biri olarak hayal etmeye başlayalım. Düşünsel düzlemdeki bu minik hamle öz güvenimizi artıracak, dili daha etkili kullanmamıza yardımcı olacaktır.
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.