AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla Meclis’ten geçen ve gece yarısı Resmi Gazetede yayınlanan “Sansür Yasası” ile Türk Ceza Kanununa ‘’Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlıklı, yeni bir suç tipi daha eklendi.
En baştan beri, basın örgütlerinin yoğun tepkisine, Venedik Komisyonu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, BM, muhalefet partileri, çeşitli Barolar ve derneklerin uzmanları ile akademisyenlerin çıkarılmaması yolundaki uyarılarına rağmen, hiçbir görüş, eleştiri dikkate alınmaksızın, yasanın hayatımıza sokulması, en başta Anayasamıza aykırıdır.
Sansür Yasası, Türkiye’nin üstlendiği uluslararası hukuk yükümlülüklerine ve demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Hem basının hem de sosyal medya kullanıcısının bu yasa ile hapis cezası tehdidi altında olması, anayasal hak olan ifade özgürlüğünü kullanmayı caydırıcı etki doğuracaktır.
Yasa; oto sansürü, yani kendi kendini sansürlemeyi, susturmayı, cezalarla boğmayı, resmi ilan gelirlerinden mahrum bırakmayı amaçlamaktadır.
Hükmün başlığında ‘yanıltıcı, gerçeğe aykırı bilgiden’ söz edilirken, sübjektif ve kaypak değerlendirmelere açık kavramların, anlamına ve nasıl tespit edileceğine dair hiçbir açıklığa yer verilmemiştir.
Bu yasa ile bundan böyle enflasyon rakamlarının gerçeğine ya da madenci ölümlerine, Covit salgınına nasıl ulaşılacağı bilinmemekte; doğruyu savcıların, hakimlerin nasıl tespit edecekleri de muğlaktır.
Dezenformasyona kim, hangi bilgiye göre ceza kesecek?
İçine girilen seçim sürecinde de iktidarı rahatsız edecek hiçbir bilgiye, halkın ulaşamayacağı ve haberden habersiz bırakılacağı kesindir.
Kuşkusuz, meslek onuruna ve ifade özgürlüğüne bağlı herkes ve meslektaşlarımız, 3 yıl hapis cezalarına rağmen, gerçekleri dile getirmeye devam edecekler.
İktidarın beğenmediği bir bilgiyi, sosyal medyada paylaşan hatta belki de beğenenler de bu hapis cezalarını tadabilecektir.
Yasadaki hükümlerin, ifade özgürlüğünü savunanlar için yargısal uygulamalar düşünüldüğünde, hiçbir güvence sağlamayacağı açıktır.
Bu yasanın, sistematik olarak ve tek elden, iktidarın işine gelen haberlere, paylaşımlara uygulanmayacağı, sadece muhalif görüşlere uygulanacağını öngörmek, kehanet değildir.
Basın Konseyi olarak; maksadın ‘düşman ceza hukuku’ yaratarak, muhalif görülen kişi ve kurumların, sırf kimlikleri ve düşünceleri yüzünden cezalandırılmalarını kabul etmemiz mümkün değildir.
Vatandaşlarının anayasal haklarına ağır saldırı oluşturan, demokrasi, basın ve hukuk tarihimize kara leke olarak geçen bu yasadan Türkiye’nin bir an önce kurtulması için yasaklara karşı hep beraber mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ağır düzenlemeler getiren Sansür Yasası karşısında susmayacağız.
Basın Konseyi