Prof. Dr. Osman Akdemir
Gerek hastalıklardan korunmada gerekse hastalık mevcutsa tedavide öncelikle geçerli olan yöntemler, şüphesiz ki modern tıp biliminin katı disiplini içerisinde faydalarının kanıtlandığı çeşitli ilaçlar, aşılar ve diğer tıbbi, cerrahi girişimler.
Dünyanın büyük bölümünde insanların yaşam sürelerinin uzaması, bebek ölümlerinin azalması, tarihte kitleler halinde ölümlere neden olmuş pek çok hastalığın mağlup edilebilmiş olması gibi başarı öykülerini bunlara borçlu olduğumuz tartışılmaz bir gerçek.
Bununla birlikte çok eski çağlardan beri var olan doğal yöntemlerde şifa arama geleneği çağdaş tıp yöntemlerinin gelişmesiyle birlikte tarihe karışmış değil. Alternatif tıp başlığı altında toplanan bu yaklaşımların çekiciliğine gerekçeler sıralamak mümkün.
Entelektüel düzey arttıkça bilime ilgi artıyor. Ancak bilim karşıtı akımlar da güçleniyor.
İletişim olanaklarının süratle artması zihinleri yüzeysel tıbbi bilgilerle tıka basa dolduruyor. Ne var ki tıp bilimi tüm diğer toplum kesimlerine halen kapalı bir alan. Bir branşla ilgili literatürü halkın anlayıp değerlendirebilmesi bir kenarda dursun, başka bir tıp branşının mensuplarının bile kavrayabilmesi çok güç.
Sermaye ve teknolojiyle sağlık alanı öylesine iç içe geçmiş durumda ki ortalık komplo teorilerinden geçilmiyor.
Modern tıbbi yöntemlerin en basiti olan düzenli ilaç kullanımı dahi hoşnut olunmayan, zor ikna olunan, insanlara sevimsiz gelen bir uygulama.
Alternatif tıp işte tam da bunlardan besleniyor.
Ne var ki modern tıp bir tedavi biçiminin geçerliliğini ancak etkinlik ve yan etki profilinin tam olarak kanıtlandığı hayvan deneyleri, kontrol gruplarıyla kıyaslamalı büyük çalışmalar, gibi uzun süren, sancılı süreçler aşıldıktan sonra kabul edebiliyor.
İçeriği belirsiz, güvenilirliği ve etkinliği deneylerle kanıtlanmamış, dozu tespit edilemeyen bir maddenin “Ben falanca hastaya verdim, iyi geldi” türü ikna çabalarıyla insanlara şifa niyetine önerilmesine modern tıp geleneğinde haklı olarak sıcak bakılmıyor.
Tamamen doğal ürün olup bilimsel araştırmalarla da yararı kanıtlanmış, yan etkisi olmayan, ilaç niyetine, ama seve seve tüketebileceğimiz gıdalar hiç mi yok?
Evet var..!
Bunlara belki de en güzel örnek Uzak Doğu’dan Avrupa’ya, Amerika’ya kadar uzanan geniş bir bölgede yetişen, lezzetli meyvesiyle, odunuyla, yaprağıyla, kabuğuyla, kütüğüyle pek çok yarar sağlayan, ülkemizin dünya ülkeleri arasında üretiminde üçüncü sırayı aldığı ceviz.
Aralarında cevizin bulunduğu sert kabuklu meyveler insan sağlığına yararlı etkileri olan yağ asitleri, proteinler, E vitamini, folik asit, magnezyum, kalsiyum, potasyum, fosfor ve liflerden yana zengin olan, bu nedenle düzenli bir biçimde tüketilmeleri önerilen gıdalar.
Kalorili gıdalar olmaları nedeniyle teorik olarak şişmanlatıcı olabilecekleri düşünülse de yayınlanmış pek çok araştırma ceviz, fındık, fıstık, badem, kestane gibi sert kabuklu meyvelerin bu bakımdan sanılanın aksine güvenilir olduğunu kanıtlanmış bulunuyor.
Başta ceviz olmak üzere sert kabuklu meyvelerin düzenli tüketimiyle şeker hastalığı riskinin azaltılabildiği, kolesterolün düşürülebildiği, kalp ve damar hastalığı risk profiline olumlu katkı sağlanabildiği binlerce kişinin dahil edildiği büyük çalışmalarla ortaya konmuş durumda.
Diğer sert kabuklu meyvelerle karşılaştırıldığında cevizin içeriği α-linolenik asit adı verilen, damar sertliğini önleyici etkisi kanıtlanmış çoklu doymamış yağ asidinden yana hayli zengin. Şeker hastalığı riskini ve kolesterolü düşürmesinin yanı sıra günde 2-3 adet ceviz tüketilmesinin şeker hastalarında ve yüksek kolesterolü olanlarda damar fonksiyonlarını düzeltici etki gösterdiği, insüline yanıtı arttırdığı büyük çalışmalarla ispatlanmış bulunuyor.
Genel olarak tüm sert kabuklu meyveleri, özellikle cevizi koruyucu sağlık uygulamaları arasında bir alternatif tıp yöntemi olarak değil, kanıta dayalı modern tıbbın da kabul ettiği bir ilaç olarak değerlendirmek gerekiyor.
Cevizi tatmadığımız gün olmamalı…
Kaynaklar:
• Njike VY, ve ark.: Walnut ingestion in adults at risk for diabetes: effects on body composition, diet quality, and cardiac risk measures. BMJ Open Diabetes Research and Care 2015;3
• http://http://www.tarimkutuphanesi.com/CEVIZ_YETISTIRICILIGI
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.