Mentor
Daha önce de defalarca yazdım ama yine yazmakta fayda var: Fenerbahçe diğer kulüpler gibi değil, çok farklı bir doğası var. Bir şekilde sanırım Atatürk’ün kulübü olmasının da etkisiyle sporda “liderlik” misyonu üstlenmiş ki o dönem ordu dışında ülkede hiçbir konuda olmayan “kurum yaratma” dönemiydi; işte bu kurumlardan biri de Fenerbahçe olmuş.
Bu liderliğin yüklediği sorumluluklar var, bunlardan biri de sporun her dalında var olmak, öncülük etmek. Bu nedenle Fenerbahçe herkesin rakibi olmuş, Efes, Vakıfbank ve Arkas gibi rakiplerinin adını bilmediği kulüpler Fenerbahçe’nin rakibi olmuş. Bu denli geniş bir yelpazede başarılı olmak ve herkesin rakibi olmak diğerlerinde bir tür acizlik duygusu yaratarak Fenerbahçe’yi “doğal düşman” haline getirmiş.
Anadolu Efes şampiyon oluyor, gönderme Fenerbahçe’ye, Galatasaray şampiyon gönderme Fenerbahçe’ye, Trabzon şampiyon, Bursa şampiyon gönderme yine hep aynı. Kim başarılı veya başarısız olursa hedef Fenerbahçe, böyle bir gücün rekabette nefret çekmesi kaçınılmaz.
Bildiğiniz gibi Doğulu bir toplumuz yani kurumlarımız yok, kurumlar kurallardan değil duygular ve ilişkilerden oluşuyor.
Bir de 12 Eylül toplum mühendisliği var, Türkiye’nin çağdaş toplum ilerleyişini silahla kesmiş, sağ-sol tüm aydınlarını yok ederek toplumun entelektüel becerilerini yok etmiş ve toplumu algıların tutsağı olacak şekilde bilimden uzaklaştırıp duygularına tutsak etmiş.
Bu ikisi bir araya gelince de toplumun dikkatini gerçek sorunlardan başka alanlara çekmek için Fenerbahçe nefreti çok kullanışlı bir “olgu” haline gelmiş ve “Ben tek, siz hepiniz” sözündeki “hepiniz” için de giderek devlet kurumsal bir Fenerbahçe rakibi atamaya başlamış.
1980’den itibaren kurumsallaşmaya başlayan Fenerbahçe nefreti 2000’li yıllarda zirveye çıkmış ve Fenerbahçe’ye devlet eliyle rakip atanmış.
Son hakem olaylarına bu gözle bakıyorum çünkü Fırat Aydınus (Fenerbahçe’ye taraf değil sadece birkaç maç dışında objektif olmaya çalışan bir hakemdi) dışında giden ve gelenlerin Fenerbahçe için bir önemi yok çünkü gidenler de kalanlar da sistemli, bilinçli Fenerbahçe düşmanlığı yapan hakemler. Tek fark gidenler Galatasaray’a yakın, kalanlar ise Trabzon’a ve biraz da Beşiktaş’a yakın.
Bana göre tasfiye edilen Galatasaray ve devlet veya hükümet, artık ismine ne derseniz deyin, Fenerbahçe’ye yeni rakip atıyor ve o rakipler de Trabzon ve belki sıra gelirse Beşiktaş.
Fenerbahçe sistemin düşmanıdır, bu duruma alışkın ama Galatasaray için bu yeni bir şey, bakalım nasıl davranacaklar? Ancak işleri zor, başa çıkabileceklerini sanmıyorum çünkü çok zayıf yakalandılar, henüz Fenerbahçe gibi kapalı bir topluluk olamamışlardı.