Mentor
Çok uzun süredir “Türk solu” diye bir kavram olmadığını bundan önce, “sol” diye adlandırılan hareketlerin aslında iyi niyetli küçük burjuva hareketleri olduğunu düşünüyorum çünkü daha önce de yazdığım gibi bu ülke henüz feodal yapıları tasfiye olmamış ve üretim ilişkileri köylülükten işçiliğe geçememiş bir yapıya sahip.
İşçi fabrika denilen bir organizasyonun içinde çalışır, teknoloji, yenilik ve refaha yakındır, bu nedenle sürekli kendini tekrar eden feodal köylüye göre daha entelektüeldir. Bu yüzden muhalefeti ve talepleri daha güçlü ve sağlıklı olur ama feodal düzenin köylüsü şeyh, şıh ve ağaya köledir. Bu sadece ekonomik anlamda değil düşünsel anlamda da böyledir ve asla ortak çıkarları savunacak genel bir bilinç oluşturamaz; oysa işçi bunu yapabilecek entelektüel ortama sahiptir.
Lafı çok teoriye daldırıp uzatmayacağım feodal ağa, şeyh, şıh sağ kavramlardır bunlarla karşılaştırıldığında kapitalizm sol bir kavramdır ki bu solun en temel kavramlarından biridir.
Oysa güya sol olan bazı insanlar Seyit Rıza’yı sahipleniyorlar, devlete ayaklanmış, masum insanları katletmiş olmasını bir kenara bırakıyorum kendisi feodal bir ağa, gelişmeye karşı, gelişmiş üretim ilişkilerine karşı, solun temellerinden laikliğe karşı ve Kürt milliyetçisi. Şimdi böyle birini savunan insanın etnik köken siyaseti yaptığı ve oldukça sağda biri olduğu tartışma götürmez.
Ana muhalefet partisi olduğunu ve sol olduğunu iddia eden bir partide de bunlardan fazlaca var. Olması beni ilgilendirmiyor ama bu insanlar solun deforme olmasına, yanlış anlaşılmasına, kirlenmesine ve kararmasına neden oluyorlar. Özgürlük, adil paylaşım, fakirlik, eşitlik gibi kavramların zaten sağa yatmış bir toplumsal yapısı olan ülkemizde sağın eline geçen silahlar olmasına neden oluyorlar. Zaten ekonomik ilişkiler açısından yeşeremeyeceği bir toprakta tohumlanmaya çalışan sol bunların yüzünden kuruyor.
Popülizm yaparak sağ kavramlara sahip çıkıyorlar ve solun en geniş kitleler için anlam ifade eden hatta kapitalist üretim ilişkilerine sahip gelişmiş ülkelerde bile kök salmış özgürlük, adalet, fırsat eşitliği, adil paylaşım gibi kavramlar sağın elinde modifiye oluyor. Adil paylaşım sadakaya, adalet benim adaletime, eğitim ezbere, olanak zengine dönüyor çünkü bunların gerçekte nasıl kavramlar olduğunu ifade eden ve gösteren bir sol yok.
Yani kısacası bu ülkenin sorunu sağ değil sol görünümlü faşizmdir ve ülkede adı konulmuş sağdan çok daha beterdir çünkü sol adına yaptıkları her hamle sağ kavramlarının daha köklenmesine neden olur. Sen Seyit Rıza gibi bir foedal kavramı idealize edersen toplumda antitezi olan Türk milliyetçiliğinin radikalleşmesini sağlarsın.
Ayrıca Atatürk bir Türk milliyetçisidir ve bu yönüyle de sağ ideolojiye inandığını söylemek yanlış olmaz ama “Seyit Rıza mı Atatürk mü” sorusuna hiçbir solcu “Seyit Rıza” diye cevap veremez, net cevap Atatürk’tür. Çünkü öteki gelişmeyi engelleyen feodal bir figürken Atatürk solun da tanımladığı gibi feodalizmden kapitalizme geçerken geçiş dönemi için devrimci burjuvayı temsil eder, hâlâ da öyle sanırım çünkü biz feodalizmi tasfiye edip kapitalist bir toplum olamadık.
15 milyon çalışan 2 milyon sendikalı işçi var. Nüfus kentli olmasına rağmen üretim ilişkileri feodal, en büyük işveren devlet, çalışanların yaklaşık 1/3 devlette çalışıyor. Bu oran İngiltere’de %17, ABD’de ise %15. Yani işçimiz işçi değil, kentlimiz kentli değil çünkü kente göçenler işçileşmek yerine marjinal sektörler yaratıyor, köyü ile ilişkisi kopmuyor ve feodal ilişkiler ve yapı aynen devam ediyor. Çekirdek aile oluşmuyor.
Yani ülkede sol yok, sol olan bir anlayışın ilk arzusu feodal ilişkileri tasfiye edecek bir gelişmişlik olması gerekirken, sendikalaşmış işçiyi savunması gerekirken bizde Seyit Rıza’yı savunuyor. Bunun bireysel değil kurumsal tavır olduğu açıktır ve bu ülkenin sol görünümlü faşizminin ülke solunun önünde en büyük engel olduğu açıktır. Çünkü sol kavramları deforme ederek solun nefes almasını olanaksız hale getirir.
Ülkede sol yok, çakması bile yok, sadece adı öyle.