Mentor
Ben Anadolu’nun küçük bir kasabasında büyüdüm; Beyaz Türklerin hepsini “ensest”, “pedofili”, “zoofili” (*) olarak gördüğü ve “Anadolu irfanı!” diye aşağıladıkları topraklarda geçti çocukluğum, ergenliğim. Üniversite falan derken beyazlaşsam da ben zenci kökenleri olan bir Türk’üm. Melez olmanın avantajları var; İçinde yaşamış olduğunuz için iki tarafı da anlayabiliyorsunuz. Böylece olanları kavramak kolaylaşıyor ama beyaz arkadaşlar ısrarla “ötekileri” anlamamakta ısrar ediyor.
Anadolu’da veya henüz eğitime, entelektüel faaliyetlere (sinema, tiyatro, müzik), düzenli sağlık hizmetine vs. gibi ulaşamamış ve yoksulluğu için tek alternatif devlet olan yerlerde bu beyaz arkadaşların bildiğinden çok daha fazla anlam taşır devlet ve korkulur. Devlet verendir ama karşılığında da ondan korkmak gerekir; zaten korkması için de her şey vardır. Aslında vatandaşa hizmetkar olması gereken memur kraldır ve Anadolu insanı bu güç karşısında çaresizdir. Atatürk sonrası çok uzun süre askeri vesayet altında yaşayan ülkede devletin sopası en korkulan şeydir. Anadolu insanına göre asker devlettir, devlet de CHP. Diyeceksiniz ki “1950 sonrası hep sağ iktidarlar oldu”, onlar da diyecek ki “asker her zaman sopası ile hazırdı.”
Polisten korkulur, askerden korkulur, doktordan korkulur, kısacası devletten korkulur. Devlet korku ve aşağılamadır çoğu zaman ülkedeki insanların çoğunluğu için.
Herkes sanıyor ki AKP’yi ayakta tutan dini duygularla hareket etmesi, ilgisi yok. AKP bir şekilde bu devlet korkusunu insanların yüreğinden attı. Öyle veya değil bilmiyorum ama insanlar AKP’nin bir şekilde devleti onlar için kullandığına inanıyor, buna karşın Cumhuriyet, laiklik falan dedikçe vatandaşın kafasında devlet korkusunu temsil eden CHP korkuların yeniden yeşermesine neden oluyor.
İşte tüm sıkıntılara rağmen iktidar hâlâ seçimi kazanma şansını korurken muhalefet bu korkuyu aşamıyor, aksine devletçi ve militarist söylemlerle bunu daha da artırıyor. Belki parti seviyesinde değil ama sosyal medya ve muhalefete oy vereceğini beyan eden beyaz elitler arasında müthiş bir Müslüman, Anadolu, köylü ırkçılığı dönüyor ki ekonomi biraz düzelirse bu korkuları telafi etmeyi beceremeyen hükümetin seçimi kazanması olanaksız hale gelecek.
Bu yönden bakınca AKP devletin tarafında görünmüyor, halkın tarafında görünüyor; en azından eski iktidarlara göre halka daha yakın görünüyor.
Ben taraf değilim ama sahadan görünen budur.
Son zamanlarda doktorlara karşı yaşanan şiddetin nedeni de budur, doktor şiddetinden iğreniyorum ve lanetliyorum. Bu kuşak doktorlar değil ama bir önceki kuşağın yanlışlarının bedelini ödüyor doktorlar. Mesele para falan değil, hasta olduğu için itilip kakılan, aşağılanan, erkek doktora konuşamadığı için “kıro” sayılan, derdini bile anlatma fırsatı bulamayanların gözünde devletin soğuk yüzünü temsil eden bir doktor imajı bu. Halk AKP gidince bunlar geri gelecek diye düşünüyor. İktidarın doktorlara saldırılara çok da ilgi duymaması da bu yüzden, halka “doktor sizden üstün değil” deniyor, o da yerini buluyor, öyle olunca da olaylar gelişiyor.
Şimdi beyazların “böyle şeyler yok” diyeceğine eminim evet sizin minyatür dünyanızda yok. Kolejden kamplara, yabancı dil kurslarından üniversiteye, oradan ABD ve İngiltere’ye, oradan da plazalara ulaşan dünyanızda yok ama onların dünyasında bunlar var, yaşamışlar ve daha da kötüsünü yaşamaktan korkuyorlar, Şu hali bile onlara iyi geliyor, muhalefet de iktidarın “sizi ben korurum bunlar gelirse yine doktorlar sizi aşağılayacak” tezini yıllardır çürütemiyor, alternatif tezi yok.
AKP’nin temel başarısı din değil, devlet karşısında vatandaşa alan kazandırmış olmasıdır, türban bile bu açıdan değerlendirilmelidir ancak muhalefet 20 yıldır bu nüansı anlamadı, sanırım söylemleri devlet sopası korkusunu canlı tutuyor. Türk siyaset tarihinin en büyük yenilgisine doğru koşar adım ilerliyorlar, her geçen gün iktidar lehine gelişiyor.
(*) Hayvanlarla cinsel ilişki.