Mentor
Artık futbolun kirlendiği ve bu kirliliğin hedefinin Fenerbahçe olduğu kesin ama sadece futbol mu? İşçinin alın terini hortumlayıp basketbol bütçesi ile saklayanlar, dopingciler, kısacası sporun ağız sulandıran gelirinden etkilenip onu kendi cebine indirmek isteyen tüm mafyatik organizasyonlar önlerinde tek güç ve engel olarak Fenerbahçe’yi görüyor ve saldırıyor.
Siyaset için ise Fenerbahçe çok kullanılır bir organizasyon değil, aksi, dik başlı ve onlara göre saygısız. Mustafa Kemal’in askeri olur, Fetö’den stat dilenmez, başkanları onurlu adamlardır, camilerde statları için finans aramaz, vatan hainlerinin en önemli düşmanıdır, Ahmet Altan denilen darbe yaltakçısı bile Fenerbahçe düşmanıdır çünkü Fenerbahçe için tek siyaset devlettir, onu hırpalayacak popülizme izin vermez.
Aslında eskiden Beşiktaş ve Trabzon da öyleydi ama artık ne kasket kaldı ne de şerefli ikincilikler; onlar da çoktan zamanın “tüketilebilir” rafında yerini aldılar.
Şimdi sadece Fenerbahçe var ve kararlı direniyor.
Yani dün akşamki rezalet ve TFF’nin Fenerbahçe’ye salladığı parmak sürpriz değil ama keser döner sap döner Fenerbahçe’nin hesabı Fetö’yü bile yok eder.
Çuvaldızı başkasına iğneyi kendine batır demişler…
Fenerbahçe’nin doğal düşman olduğunu anlamamış, kirlenmenin nedeninin Fenerbahçe karşısında hissedilen acizlikten kaynaklandığını bilmeyen bir başkan var. Takılmış sistemi Fenerbahçe’yi yenmek için kirletenlerin peşine çözüm arıyor, basiretsizliğin, hayal dünyasının, beceriksizliğin holding hali.
Bir de rakibin futbol baronları tarafından yaratılan figürlerine duyulan kompleksin doğal ürünü “camianın çocuğu” nevrozu var ki nice yetersizi Fenerbahçe’ye teknik direktör, futbolcu, yönetici yaptı. Hangi Fenerbahçe hocası derin devletten parti kongrelerine uzanan yumağın içine girer ki, böyle bir kompleks var anlamış değilim.
Bu kompleksin ürünlerinden biri İsmail Kartal yayıncı röportajı izlerken insan utanıyor, üzülüyor. Hak etmediği unvanı alıp eline yüzüne bulaştıran her insan gibi sürekli “ben” deyip kendini değerli göstermeye çalışırken battığı çamur tarif edilemez.
Saha içi yönetimi ise utancın ötesinde cehalet, futbol adına hiçbir şey bilmiyor.
Takım 10 kişi kalmış, üçlü defansa dönüp santraforu çıkarmak varken sahada her dakika fizik gücü eriyen takımı seyretti.
Takım 10 kişi topun değeri altın gibi, sahaya takımın en çok top kaybı yapan iki oyuncusu Berisha ve Pelkas’ı aldı.
Ozan takımdaki en fizikli ve güçlü adam ama takımın en zayıf fizik gücü olan ve ikili mücadeleden kaçan Mesut’u oyuna soktu.
Kabalık etmek istemem ama İsmail Kartal Fenerbahçe’de yardımcı hocalık da yapamaz, Löw onu istiyorsa onu da almayın ya da “İsmail’i yanına al” diye öncekilere yaptığınız gibi Löw’e de kıymayın.
Bilmiyorum ama Ali Koç’un Koç Holding’i korumak için siyasileri memnun etmek istediğini, bunun için de bile isteye Fenerbahçe’yi kenara çektiğini düşünüyorum; yoksa varlık nedeni Fenerbahçe düşmanlığı olan adamların peşine neden düşsün?
Fenerbahçe’yi Fetö yok edemedi, dışardan kimse de yok edemez ama önce Aziz Yıldırım şimdi de Ali Koç birlikte yok ediyorlar.
Sehpayı kuranlar da yine TFF’deki Fenerbahçeliler.
Bu camianın haini çok olur çünkü bu camia duygusaldır her Fenerbahçe diyeni kendisi gibi sanır, oysa onlar “Truva atı”dır ve en büyük zayıflığımız da Fenerbahçe üstünden beslenip yaşayanlardır.
Fenerbahçe kendi “yaratıklarını”, canavarlarını kendi karnında taşır.