Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Basın Konseyi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yaptıkları açıklamada Türkiye’de medyaya yönelik baskılara dikkat çekti.
TGC açıklaması şöyle:
“Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde yine Türkiye’de özgür bir basından söz edemiyoruz. Gazetecilerin haklarının ihlal edildiği, haberin serbest dolaşımının, adil yargılanma hakkının ve yurttaşların habere erişiminin engellendiği bir ülkede gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.
Temel hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı bir ortamda iktidarın ve ortaklarının gazetecileri hedef göstermesi, fiziksel saldırılara zemin hazırlaması, gazetecilere saldıranları cezasızlıkla ödüllendirmesi sürüyor. Gazetecilerin keyfi suçlamalarla, gözaltılarla ve uzun tutukluluk süreleriyle cezaevinde tutulması demokrasi ayıbı olarak devam ediyor.
RTÜK yayın durdurma ve para cezalarıyla, BİK resmi ilan kesme cezalarıyla bağımsız medya kuruluşlarını ekonomik olarak da cezalandırıyor. Gazeteciler ise yoksulluk sınırındaki maaşlarıyla mesleklerini yapmaya, ayakta durmaya çalışıyor. İktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren meslektaşlarımızın basın kartları İletişim Başkanlığı tarafından verilmiyor.
TGC 2022 Ocak-Nisan Medya Hak İhlalleri Raporu’na göre 28 gazeteci, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde. Son dört ayı içinde gazetecilere yönelik toplam 102 dava açıldı. 173 haber, beş internet sitesi, 46 video engellendi. 12 olayda 13 gazeteci gözaltına alındı. Dört ay içinde 27 gazeteci işten çıkarıldı, 15 gazeteci istifa etti. Radyo Televizyon Üst Kurulu, bağımsız medya kuruluşlarına 21 para cezası, 10 yayın durdurma cezası verdi.
2022 yılının dört ayının bu rakamları karanlık bir tabloyu ortaya koysa da engellemelere rağmen evrensel gazetecilik ilkeleri ve onurlarıyla görev yapan tüm meslektaşlarımızın Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyoruz.
İktidar temsilcilerini ve tüm siyasetçileri gazetecilik mesleğini ve haberi suç gören, gazeteciyi hedef gösteren anlayıştan vazgeçmeye, haberin serbest dolaşımını sağlamaya çağırıyoruz.
Cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılmasını, gazetecilerin çalışmasının ve örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını, gazeteciliğin cezalandırılmasından vazgeçilmesini istiyoruz.”
Basın Konseyi açıklaması
“Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Ne yazık ki Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında ancak 153’üncü sırada yer alan ülkenin medyası olarak bu günü, buruk kutluyoruz.
Birleşmiş Milletler teşkilatının 29 yıl önce aldığı bir kararla her yıl 3 Mayıs, tüm dünyada Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. İfade ve basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmazı; medyanın da demokratik yönetimlerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra ‘dördüncü kuvvet’ olduğu her 3 Mayıs’ta bir kez daha vurgulanıyor.
Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün kutlandığı bugün Türkiye’de, ne yazık ki ifade ve basın özgürlüğü her zamankinden daha büyük tehdit altında. Medyanın yüzde 95’ini tam kontrolüne alan iktidar, neredeyse tek merkezden yönetip propaganda aygıtı gibi kullanıyor. Eleştirel yayın yapan bağımsız medyayı kendisine ‘muhalif’ gören iktidar, özerkliğini yitiren Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu’nu (BİK) aparat olarak kullanarak, yayın kuruluşlarını ekonomik yönden çökertilip susturulmaya çalışılıyor.
Medyamızda sansür ve oto-sansür baskısı da giderek ağırlaşıyor. Habere ulaşım engelleniyor, halkın habere ulaşım hakkı ihlal ediliyor. Her an bir yazısından, attığı başlıktan, kullandığı atasözünden ya da sosyal medya paylaşımındaki bir kelimeden gazetecilere soruşturma başlatılıp, davalar açılabiliyor. Gece yarıları gözaltılar, terör bağlantısı suçlamaları ve tutuklamalar işkenceye dönüşüyor.
Tüm bu olumsuzluklara karşın, her türlü baskı, tehdit ve saldırılara direnerek yılmadan mücadele eden, kalemini satmayıp halka gerçekleri ulaştırma uğruna canını ortaya koyan gazeteciler var oldukça asla umutsuz değiliz.
Basın Konseyi olarak bir kez daha Türkiye’de demokrasi, ifade ve basın özgürlüğünün evrensel standartlara ulaşacağı; Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nün coşkuyla kutlanacağı günlere kavuşma azim ve kararlığında olduğumuzu bildiririz.”