Rafael Sadi
Google amca başlıktaki soruya şöyle cevap veriyor (*):
Bağımsızlıklarını henüz ilan edemeyen 8 işgal ülkesi:
1-Filistin ve Batı Şeria
2- Kürdistan
3- Kabilya
4-Tibet
5- Batı Sahra
6- Kuzey Kıbrıs
7- Quebeq
8- Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda
Farkındaysanız Rusya ve Amerika bu listede yoklar. Apaçiler, Mohavklar, Çerokiler ve adını bilmediğimiz birçok Kızılderili kabilesi ve topraklarından kimse söz etmiyor. İtalya’nın hangi krallık ve prensliklerin toprakları üzerine kurulduğunu, İspanya’nın Bask bölgesindeki yayılmacılığı veya Katalonya bölgesine nasıl yerleştiğini kimse konuşmuyor. Tabii ki sırada ne kadar Avrupa ülkesi varsa hepsinin işgaller ile şu veya bu şekilde ilişkisi var. Ancak varsa yoksa İsrail-Batı Şeria, Kuzey Kıbrıs ve Kürdistan konusu.
Lütfen artık farkına varalım, bu insanların hedefinde İsrail ve Türkiye var alenen. Türkiye Kürdistan ve KKTC ile İsrail de Batı Şeria ve Gazze ile gündemden düşmüyor. Gerek KKTC, gerekse ister Kuzey Irak Kürdistanı isterse Kuzey Suriye Kürdistan’ı olsun aslında Türkiye’nin direkt olarak mevzu değildir. Türkiye içindeki Kürt nüfusunun 25 milyon civarında olması ise bu insanların topraklarını işgal veya fethettiği anlamına da gelmiyor.
KKTC’de ise, Türkiye 1974 yılında uluslararası hukuka dayalı müdahale hakkını kullanarak Ada’daki kardeşlerinin katledilmesini önlemek maksadı ile oraya çıkmıştır ve halen de güvenliği sağlamak amacı ile oradadır. Bu bölgede iki toplumun bir arada yaşayamayacakları da açık şekilde bellidir. Hatta yapılan referandumda da Türk tarafı birleşmeyi kabul etmesine rağmen Rum tarafı Türklerle ile birleşmeyi kabul etmemiştir. Buna rağmen Türkiye Ada’da halen “işgalci” görülmektedir. Ortada bir tutarsızlık olduğu açıktır.
Gelelim İsrail’e…
Aynı dertten muzdarip olan Türkiye de sanki kendi derdi de aynı değilmiş gibi İsrail’i durup durmaksızın “işgalci” diye karalamaya çalışmaktadır.
Peki İsrail İşgalci midir?
Aslına bakarsanız işgal edebilmek için işgal edilen topraklarda başka bir devlet hakimiyeti olması gerekmektedir. Batı Şeria 1922-1967 yılları arasında uluslararası hukuk dışı Ürdün Krallığı tarafından işgal edilmişti. İsrail kendisine saldıran Mısır, Suriye, Ürdün ve Lübnan’ı savaşa girmemeleri için defalarca uyarmış ama hiçbiri buna kulak asmamıştı.
İsrail’i denize dökmeyi hesaplayan bütün Arap ülkeleri bu hayalleri 1967 Savaşı ile suya düşünce Yahudileri denize dökemeyeceklerini anlamakla kalmadılar, hukuk dışı olarak işgal ettikleri Batı Şeria’yı kaybettiler. Hukuki anlamda ise İsrail bir anlamda kendisine saldıran ve yok etmek isteyenlerin elindeki toprakları ele geçirmiştir. İsterseniz buna “fethetti” de diyebilirsiniz. Bu sözcüğü Türkiye’deki tarih kitaplarında çokça okumuşsunuzdur. Neredeyse Orta Doğu’da ve Balkanlar’da fethedilmedik toprak kalmamıştı. Ama İsrail toprak fethederse hem de kendisini savunurken bu olursa buna “işgal” deyip ayıp sayılacaktır.
Bir de “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” diyen devlet büyüklerimize şunu hatırlatmak isterim: Osmanlı İmparatorluğu 1517-1917 arasında 400 sene hüküm sürdü. Buna işgal mi fetih mi demek lazım karar veremedim aslında. Ama hep aklıma takılıyor da 400 senelik sürede “kırmızı çizgi” olan Kudüs’ü o zamanlarda henüz olmayan Filistin devleti veya milletine neden bahşetmediler? Sebep neydi kimse bilmiyor aslında.
Bu şehir 3000 küsur yıllık tarihinde Yahudilerden başkasına başkent olmamıştır. Şimdi, yani 1948’ten beri bu makamda iken neden rahatsız olunuyor anlamak kolay değil.
Gazze işgal midir? Evet işgaldir. İsrail Gazze’yi aldığı Mısır’a geri vermek istediğinde Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat Begin’i tehdit ederek “Gazze’yi işin içine sokarsanız barış bozulur” diyerek almamıştır. Keza İsrail 1967 Savaşı sonrasında Batı Şeria’yı Ürdün’e iade etmek istediğinde Ürdün Kralı Hüseyin kabul etmemiştir ve “Bu toprakları ne isterseniz yapın” diyerek Batı Şeria’yı İsrail’in kamburu olarak sırtında bırakmıştır.
Bütün bunlar olurken 1964 yılında Yaser Arafat FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) diye bir örgüt kurdu veya kurduruldu ve Batı Şeria ile Gazze’de yaşayan Ürdün vatandaşı Araplarla Gazze’de yaşayan Mısır vatandaşı Arapları suni olarak Filistin vatandaşı haline dönüştürdü. Bence hiçbir mahsuru yok, kendilerine istedikleri ismi alabilirler ve istedikleri isimde de bir devlet veya adı neyse kurabilirler. Şayet komşuları ile barış içinde yaşamayı kabulleniyorlarsa hiçbir sorun yoktur.
İsrail devlet mekanizması da hatta en sağda bulunan LİKUD partisi bile bölgede iki devletli bir çözümü kabul etmektedir. Tabii ki kendilerine Filistinli diyen komşularımızın haritanın bu tarafında yaşayan İsrail Yahudi devletinin varlığını ve yaşama hakkını kabullenmesi gerekmektedir. Gerek Hamas’ın, gerekse FKÖ’nün kuruluş beyannamelerindeki İsrail’i yok etme ve Yahudileri denize dökme emellerini kaldırdıklarını,, bu maddeleri beyannamelerinden çıkardıklarını belirtmeleri ön şartı mevcuttur.
Kısaca İsrail bu bölgeleri ilhak ederse en az Katalonya veya Bask bölgesi kadar Avrupalı sayılır mıyız acaba? Kıbrıs için veya Kuzey Irak Kürdistanı için bir sorun yoksa bile Kuzey Suriye Kürdistan’ı konusunda da halen bir netice olamaz tabii ki.
Durum oldukça karmaşık tabii ama kolay olduğunu kimse iddia etmedi zaten.
Bu arada unutmadan, İsrail 2005 yılında Ariel Şaron kararı ile Gazze’den çekildi ve orada bir tek Yahudi bile kalmadı ama terör bitmedi. Sebep çok basit: Kendilerine Filistinli diyen komşularımız İsrail’in tamamını istiyorlar, “Tel-Aviv ,Yafo, Akko, Hayfa ve memleketin tamamını almadan peşinizi bırakmayız” diyorlar. Durum budur, ister İşgal deyin isterseniz fetih ama mal bu.
Saygılarımla…