Prof. Dr. Osman Akdemir
Her yüz ölümün 15-20’si aniden, beklenmedik biçimde karşımıza çıkıyor. Ani ölüme genellikle ileri yaşlarda, koroner hastalık ya da farklı bir kalp hastalığı olanlarda rastlarken, tüm ani ölümlerin sadece %1’den azı 35 yaşın altındaki bireylerde gelişiyor.
Tüm dünyada her yıl 17 milyon kişinin ani ölümle kaybedildiği bildirilmekte. Bu kişilerde ani ölüme neden olan hastalıkların hangileri olduğuna baktığımızda dörtte üçünde cevabın kalbi besleyen damarlardaki darlıklar, başka bir deyişle koroner hastalık olduğunu, kalan dörtte birlik kesimin büyük bölümünde kalp yetersizliği, kalp kapak hastalıkları, kalp ritmi problemleri gibi durumların ani ölümle sonuçlandıklarını görüyoruz.
Seyrek görülmeyen bir durum; üstelik bu tarz ölümlerin pek çoğuna tanık olan başka bir kişi ya da kişiler bulunmuyor. 24 saat önce canlı olarak görülmüş bir kişinin cansız bedenine ulaşıldığında bu durum ani ölüm olarak değerlendirilmekte.
Ne var ki gençlerde çok daha nadir görülen bu durum, genç bireyde aktif olarak mesai sürdürülmekteyken, grup halinde futbol oynanırken ya da bir spor karşılaşmasında geliştiğinde aniden ölen kişinin ailesi, arkadaşları ya da ekran başında olanlar hiç hazır olmadıkları çok üzücü bir olaya tanıklık etmiş oluyorlar.
Genç ya da orta yaşlarının henüz başlarında olan, bir şikayeti ya da bilinen bir hastalığı olmayan bireylerin sağlık merkezlerine sadece bu nedenle başvurduklarına giderek daha sık rastlıyoruz. İnsanlar bir ani ölüm için ne derece risk taşıdıklarını öğrenmek isterken “şu anda bir şeyim yok; ama o aniden kaybettiğimiz arkadaşımızın da bir gün önce bir şeyi yoktu” diyerek detaylı bir inceleme taleplerini dile getiriyorlar.
Hemen belirtelim: Hangi yaş grubunda olursa olsun, tanık olunduğunda yarattığı psikolojik etki çok olumsuz olmakla birlikte, egzersiz esnasında ani ölüm gelişme olasılığı çok düşük. Bilinen bir kalp hastalığı olmayanlarda bunun sıklığı 400 bin ile 800 bin egzersiz saatinde bir olarak bildirilirken, kalp hastalarında dahi 67 bin egzersiz saatinde bir gibi kabul edilebilir sıklık rakamları rapor ediliyor. Hekimlerinin sakınca görmediği hastaların dahi bu korkuya kapılmamaları, bilakis düzenli egzersiz yapmaları teşvik ediliyor.
Tahmin edilebileceği gibi, teşhis edilmiş her tür kalp & damar hastalığı, böbrek yetersizliği, epilepsi, uyku-apne sendromu gibi sağlık sorunları olanlarda ani ölüm riski sağlıklı bireylere göre yüksek. Ne var ki bu gibi aşikar hastalıkların haricindeki hangi durumlarda ani ölüm riskinin arttığını bilmek durumundayız.
Acaba farkında olmadan ileride gelişebilecek bu tarz bir ölüme aday olabilir miyiz?
Başlayalım:
• Diyabet (şeker hastalığı) varsa özellikle yüksek bir ani ölüm riski söz konusu. Kan şekerimizi bilmeli, tedavi altındaysak ilaçlarımızı aksatmamalı, yaşam biçimi önerilerine uyum sağlamalıyız.
• Yüksek tansiyon (hipertansiyon) varsa ani ölüm riskimiz başkalarına göre fazla. Tansiyonumuzu bilmeli, ilaç başlanmışsa aksatmamalı, düzenli ölçümleri ihmal etmemeliyiz.
• Şişman ya da fazla kilolu isek ani ölüm olasılığımız artmış durumda. Şişmanlıkla mücadele aynı zamanda ani ölüm tehlikesiyle mücadele anlamına geliyor.
• Sigara ani ölüm riskini arttırıyor; bu durum kadınlarda daha belirgin. Sigarayı bırakmakla çok kısa sürede risk normale dönüyor.
• Özellikle genç yaşlarda belirgin kolesterol yüksekliği varsa bilmeliyiz ki bu durumun koroner hastalığa bağlı ani ölüm riskini arttırdığı kanıtlanmış bulunuyor.
• Birinci derece akrabalarımız arasında ani ölümle kaybetmiş olduklarımız varsa bunun bizim için ilave risk teşkil edip etmediğini, kalıtımsal bir sessiz hastalığa sahip olup olmadığımızı öğrenmeliyiz. Bu kişilerin bir kalp hastalıkları uzmanına başvurmalarında fayda var.
• Balık yemeyi ihmal etmeyelim. Haftada 1-2 öğün balık tüketenlerde ani ölüm olasılığının azaldığını bildiren çalışmalar mevcut.
• Çok düşük miktarları haricinde alkol tüketiminin ani ölüm olasılığını arttırdığı biliniyor.
• Günlerden pazartesiyi, mevsimlerden kışı atlattığımızda ani ölüm riskimiz bir miktar düşüyor. Gün içerisinde ise ani ölüm riskinin sabah 06.00 ile öğle saatleri arasında en yüksek olduğu bildiriliyor ki bu durum hekimler tarafından ilaç alınma saatinin belirlenmesinde göz önünde bulunduruluyor.
Gelişen teknolojinin sağladığı imkanlara rağmen büyük bir toplum sağlığı sorunu olan ani ölümle mücadelede tatmin edici bir başarı sağlanabilmiş değil. Bilinen bir önemli hastalığı olmayan, düşük riskli olarak değerlendiilebilecek kişiler toplam ani ölümlerin içerisinde önemli oranda pay sahibiler. Yukarıda sayılan risk faktörleri göz önünde bulundulduğunda, günlük yaşantısını sorunsuz biçimde sürdüren, kendisini sağlıklı hisseden bireylerin ileride maruz kalabilecekleri bu üzücü sona karşı kendilerini korumada yapabilecekleri, sakınabilecekleri pek çok şey var.
KAYNAKLAR
• Hayashi M, Shimizu W, Albert CM. The Spectrum of Epidemiology Underlying Sudden Cardiac Death. Circ Res. 2015; 116: 18871906
• Srinivasan NT, Schilling RJ. Sudden Cardiac Death and Arrhythmias. Arrhythm Electrophysiol Rev. 2018;7:111-117
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.