• Birinci derece akrabalarında 60 yaş altında ani ölüm bulunan bireylerin kalp-damar hastalığı ve ani ölüm risklerinin detaylı olarak araştırılması gerektiğini,
• Birinci derece akrabalarında 50 yaş altında aort anevrizması saptanan bireylerde benzer durumun varlığının araştırılması gerektiğini,
• Uç damar hastalarında ilaç kaplı stentlerle tedaviyle karşılaştırıldığında baypas cerrahisiyle uzun vadede kalp krizi, inme, tekrar girişim ihtiyacı ve ölüm olasılığının düşük olduğunu,
• Erkekler üzerinde yapılan bir büyük çalışmada sağlıklı beslenme, sigara içmeme, aşırı alkol tüketmeme, düzenli egzersiz ve bel çevresinin 95 santimetrenin (cm) altında olması olarak sıralanan beş sağlıklı yaşam göstergesinin birlikteliğiyle 11 yıl içerisinde beş kalp krizinden dördünün önlenebildiğinin kanıtlandığını,
• Sekiz saatten uzun süren uçak yolculuklarında, özellikle 45 yaşın üzerinde ve kilolu olan yolcularda baldırlardaki toplardamarlarda pıhtı oluşumu ve dolayısıyla akciğer embolisi riskinin arttığını,
• Yaklaşık bin çocuktan ikisinin yarık damak-dudak anomalisiyle doğduğunu, koroner kalp hastası olan annelerin gebeliklerinde bu anomaliye daha sık rastlandığını,
• Her tür çay tüketiminin kalp-damar hastalıkları ve inmeden koruyucu etkilerini rapor eden literatürde pek çok çalışma bulunduğunu,
• Yaygın kullanımlarına karşın yapılan çalışmaların haplarla vitamin ve mineral desteğinin kalp-damar sistemine olumlu etkileri olmadığını gösterdiğini,
• Hipertansiyon tanısı konup tansiyon ilacı reçete edilenlerin üçte birinin altı ay içerisinde ilacı bıraktığını, beşinci yılda bu oranın %50’ye ulaştığını,
• Yağlı deniz balıklarının sadece omega-3 yağ asidi değil, aynı zamanda D vitamini kaynağı olduğunu,
• İçerdikleri yüksek miktarda doymuş yağ asitleri nedeniyle kısıtlanmaları önerilmiş olmasına karşın yoğurt ve süt ürünleri tüketimiyle ilgili çalışmaların fazla kilo ve kalp-damar hastalığı riski bakımından olumlu sonuçlar verdiğini,
• Ülkemizde günlük ortalama kişi başına tuz tüketiminin erkeklerde 16 gram (g), kadınlarda 14 g olduğunu, bu düzeylerin Dünya Sağlık Örgütü’ nün önerdiği miktarın ortalama 2,5 katı olduğunu,
• Standart 300 gramlık bir ekmekte yaklaşık 4 g tuz bulunduğunu,
• Doğum kontrol hapı kullanmanın yüksek tansiyon riskini 2-3 kat arttırdığını,
• Yaygın inanışın aksine sarımsağın tansiyon düşürücü etkisiyle ilgili yapılan pek çok çalışmada çelişkili bulgulara rastlandığını,
• Kısa süre içerisinde yoğun alkol alımının kalp ritmininde rahatsız edici bozulmalara neden olabildiğini ve buna tatil kalbi sendromu adı verildiğini,
• Anne, baba ya da kardeşinde hipertansiyon olan bir kişide hipertansiyon görülme olasılığının %46-60 olduğunu,
• Kardeşlerde mevcut olan hipertansiyonun anne ve babada olana göre hipertansiyon gelişme riskini daha fazla arttırdığını,
• İşlenmiş etlerdeki (sucuk, salam vb.) sodyum içeriğinin işlenmemiş etlere göre ortalama %400 fazla olduğunu, dolayısıyla aşırı tuzlu bir gıda türü olarak kabul edilmesi gerektiğini,
• Gelişmiş ülkelerde yaygınlığı çok azalmış olsa da tüm dünyada her yıl 470 binden fazla çocuğun ateşli eklem romatizması geçirmekte olduğunu, romatizmal kalp kapak hastalığının halen yılda 250 bin erken ölümün sebebi olduğunu,
• Spor esnasındaki ani ölümlerin 35 yaşın altındaki gençlerde en sık sebebinin kalıtsal kalp kası ve ritim hastalıkları, 35-40 yaşın üstündeki bireylerde ise damar sertliğine bağlı koroner kalp hastalığı olduğunu,
• Sağlıklı bireylerde bacaklarda ölçülen tansiyonun kollara göre yüksek olduğunu,
• Düzenli çikolata tüketiminin yüksek tansiyon hastalarında tansiyonu bir miktar düşürücü etki gösterdiğini,
• Tuz tüketiminin tansiyonla ilişkisinin şişmanlarda daha belirgin olduğunu…
Biliyor muydunuz?