Nikolay Nikolayeviç Aniçkov 3 Kasım 1885 günü St. Petersburg’ta dünyaya geldi.
Donanımlı bir bürokrat olan babası Nikolay Miliyeviç Aniçkov (1844-1916) eğitimle ilgili bakanlıkta üst düzey bir mevkideydi. Annesi Lubov I. Vasiliyeva (1859-1924) Paris’te Aleksander Nevsky Ortodoks Kilisesi’nin rahibinin kızıydı; evlendikten sonra Rusya’ya dönmüştü.
Aniçkov (küçük fotoğraf) 1903 yılında St. Petersburg’taki İmparatorluk Askeri Tıp Akademisi’ne girdi. Burada histoloji (doku bilimi) alanında en çok başvurulan klasik kitaplardan birisini yayınlamış, kan yapıcı organlarda kan hücrelerinin yapılışıyla ilgili bir teori geliştirmiş ünlü profesör Aleksandr Maksimov’un (1874-1928) stajyeri oldu.
Zamanla samimi dostu olduğu Maksimov’dan aldığı eğitimle deneysel histoloji ve histopatolojide uzmanlaştı. Devrim sonrasında ülkeyi terk eden Maksimov’un bazı kişisel eşyalarını evinde muhafaza etti. Daha sonra Şikago Üniversitesi’nde profesörlüğe atanan Maksimov 1920’lerin ortalarında Aniçkov’un kendisini ziyarete gelmesini istemiş olsa da Sovyet yetkililerinden bunun için izin alabilmek mümkün olmadı.
Askeri Tıp Akademisi’nde tavşanları yalnızca et ve yumurtayla beslemenin ateroskleroza (damar sertliği) neden olduğuna dair bir araştırmayı sürdüren Dr. İgnatovski’nin çalışmasına 1908’de ilgi duymaya başladı.
İgnatovski Nobel ödüllü mikrobiyolog I. Metsçnikov’un birkaç yıl önce ortaya koymuş olduğu bir hipotezin izini sürmekteydi. Buna göre aşırı miktarda proteinle beslenme bir nevi zehirleme etkisi gösteriyor, yaşlanma sürecini hızlandırıyordu. Bundan ilham alarak tavşanları bol miktarda et, yumurta ve sütle besleyen Ignatovski bu tarz beslenmenin gerçekten zararlı etki gösterdiğini, erişkin tavşanlarda karaciğer ve böbrek üstü bezlerini etkilese de en belirgin sonucun atardamarlarda insanlardaki damar sertliğine benzeyen hastalığın gelişimi olduğunu gördü. Ne var ki 1909 yılında yayınladığı araştırma makalesinde Ignatovski bunu Metsçnikov’un “protein zehirlenmesi” iddiasının teyidi olarak yorumlamıştı.
Aniçkov bir yıl sonra aynı akademide öğrenci olan Semen S. Çalatov ile birlikte bu konuda kendi çalışmasını başlattı. Yalnızca ayçiçek yağıyla beslenenlerin damarlarında buna rastlanmamasına karşın et, süt ya da yumurta değil, yumurta sarısında saflaştırılmış kolesterolle beslenen tavşanların damarlarında insanlarda gelişen damar sertliğini andıran lezyonlarla karşılaştıklarında Ignatovski’nin bulgularının sorumlusunun proteinler olmadığı ortaya çıkıyordu. Bugün modern ateroskleroz çalışmalarının öncüsü olarak kabul edilen araştırmanın bulguları Rus Patologları Derneği’nin 16 Aralık 1911 tarihli toplantısında Çalatov tarafından ilk kez tebliğ edildi.
Bir yıl sonra akademisi tarafından çalışmalarını sürdürmek üzere Almanya seyahatiyle ödüllendirilen Aniçkov Şubat 1913’te Avusturyalı ünlü patolog Hans Chiari’nin (1851-1916) laboratuvarında çalışmak üzere Strasbourg’a gitti. Buradan arkadaşı Çalatov’a 15 Nisan 1915’te bir mektup yazdı:
“Bugünlerde sevinçliyim. Chiari yılda bir kez askeri hekimlere kurs düzenleyerek çok önemli gördüğü patoloji örneklerini onlarla paylaşıyor. Son dersine girmeden önce benden bizim son tavşanımızın aort mikroskopisini getirmemi istedi. Dinleyicilere takdim ederken bunun çok önemli olduğunu söyledi. Dersin bitiminde bizim yayınladığmız çalışmanın bulgularını özetledi ve tüm mikroskop görüntülerimizi izlettirdi. Şimdi herkes araştırmamıza çok ilgi gösteriyor.”
Aniçkov birkaç ay sonra Dr. Aschoff’un yanında çalışmak üzere Freiburg’a taşındı. Ludwig Aschoff (1866-1942) Alman patologlarının en ünlüsüydü. Laboratuvarı Japonya, Rusya, Amerika dahil tüm dünyadan, aralarında patolojide isim yapmış olan bilim adamları da bulunan doktorlar için cazibe merkeziydi ve pek çok ziyaretçi kabul ediyordu. Burada Aniçkov zamanın en ileri bilimsel ortamında çalışmaktaydı. Damar sertliği plaklarının gelişimininde rol oynayan hücre tiplerini burada tanımlamayı başardı.
Almanya’da bulunduğu süre içerisinde Rusya’daki çalışma arkadaşlarıyla düzenli görüşmelerini sürdürdü. Halen akademide öğrenci olan, araştırmasına katılan arkadaşı Vselvolod A. Zinserling’e 4 Mayıs 1913’te gönderdiği mektupta ülkesine döndüğünde damar sertliğiyle ilgili araştırmalarını nasıl sürdüreceğine dair ayrıntılı planını yazmıştı:
“Artık burada neredeyse karşılaştığım iki kişiden birisi kolesterole ilgi duyuyor. Aschoff’un laboratuvarında bizzat Aschoff, asistanı Landau ve diğer üç doktor bu konuyu araştırdılar. Bu da gösteriyor ki bizim ekip olarak elimizi çabuk tutmamız gerek. Şüphesiz ki bu konu çok ilginç.”
Aniçkov Aschoff’un laboratuvarında dünya savaşının patlak verdiği Ağustos 1914’e dek 14 ay çalıştı. Almanya’dayken tutuklandı ve bir savaş esirleri kampına gönderildi. Aschoff’un devreye girmesiyle kısa sürede salıverildi ve önce tarafsız İsveç’e, oradan St.Petersburg’a gitti. Sovyet ordusunun tıbbi birliğine katıldığı 1914 yılından 1917’ye dek yaralı askerleri cepheden hastanelere taşıyan askeri trenlerde hekim olarak görev yaptı. Bu dönemde Nataliya M. Mutapholo (1888-1942) adında bir hemşireyle evlendi. Daha sonraki yıllarda cerrahi profesörü olarak babasının doğduğu kentte görev yapacak tek oğlu Mily N. Aniçkov 1920’de dünyaya geldi.
Aynı yıl Aniçkov Askeri Tıp Akademisi’nde 1939’a dek sürecek olan kürsü başkanlığı görevine atandı. Ateroskleroz (damar sertliği) üzerine konferanslar vermek üzere 1923’te Berlin ve Freiburg’a gitti; birkaç hafta süreyle Aschoff ile yeniden bir araya geldi. Çalışmasıyla ilgili güncel gelişmeleri 1925’te Würzburg’ta, 1926’da Stockholm’da 1928’de Wiesbaden’da, 1930’da Osaka’da, 1934’de Utrecht’te düzenlenen kongrelerde tebliğ etti. Osaka’daki kongreden sonra Tokyo, Nigata ve Kyoto’da “Kalbin koroner arterlerinde deneysel ateroskleroz” başlıklı seminerler verdi. Damar sertliği üzerindeki çalışmasına tüm dünyada ilgi artıyordu.
Alman birlikleri 1941’de Leningrad’ı kuşattığında Aniçkov ve akademinin tüm personeli savaş süresince kalacakları Özbekistan’ın Semerkant kentine gönderilmişlerdi. Bir yıl sonra damar sertliğinin ve koroner kalp hastalığının nasıl geliştiğini ayrıntılı bir biçimde anlattıkları “Kalp ve Damarların Patolojik Anatomisi” başlıklı kitapları nedeniyle Dr. Aleksey I. Abrikosov ile birlikte devlet mükâfatına layık görüldüler. Aniçkov ve ekibinin koroner ateroskleroz üzerine yayınladıkları çok sayıda çalışma Rusya’da yapılan ilk baypas ameliyatlarına giden yolu açmıştı.
Nikolay N. Aniçkov son çalışmasını yayınladıktan üç ay sonra, 7 Aralık 1964’te kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğinde 79 yaşındaydı.
Dr. John Gofman ve arkadaşlarının Science dergisinde 1950 yılında yayınladıkları araştırmada Aniçkov’un tavşanlarda kolesterolden yana zengin diyetle damar sertliği oluşturulabildiğine dair öncü bulgularını 1912’de kullanılamayacak olan modern yöntemlerle doğrulanmış oldu. Gofman ve ekibi buna ek olarak bugün halk arasında kötü kolesterol olarak ün yapan düşük dansiteli lipoprotein kolesterolün (LDL-kolesterol) insanlarda damar sertliği gelişimini hızlandırdığını keşfetmişlerdi. İki yıl sonra Dr. Lawrence Kinsell ve arkadaşları hayvansal yağlardan kaçınarak bitkisel gıdalarla beslenmenin insanların çoğunda kolesterolü düşürdüğünü buldular. Aynı yıl içerisinde bitkisel yağların kolesterolü düşürücü etkilerinin doymamış yağlar olmalarıyla açıklanabileceği gösterildi.
Bu yeni bulgular ve konu üzerinde kısa süre içerisinde yayınlanan pek çok çalışma sonrasında milyonlarca insan geçen yüzyılın ortalarında beslenme biçimlerini değiştirme çabası içerisine girdiler. Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde patoloji kürsüsü başkanı olan Dr. Willam Dock’un 1958’de kaleme aldığı bir başyazıda şu cümle yer aldı:
“Aniçkov’un öncü keşfi Harvey’in dolaşımı ya da Lavoisier’in solunumda oksijen-karbondioksit değişimini keşfiyle kıyaslanabilir önemdedir.”
KAYNAKLAR
-Konstantinov I.E, Mejevoi N, Anichkov N.M: Nikolai N. Anichkov and His Theory of Atherosclerosis. Tex Heart Inst J 2006; 33: 417- 23
-Steinberg D: An interpretive history of the cholesterol controversy: part I. J. Lipid Res. 2004. 45: 1583 93