Halil Ocaklı (halilocakli@yahoo.com)
Evrenin başka yerlerinde bizim gibi dil-konuşma sistemleri geliştirmiş başka canlılar var mı bilemiyoruz. Aynı şekilde, erken atalarımızın basit homurdanma, mırıltı ve hırlamalar üzerinden karmaşık dilleri nasıl geliştirdiğini de tam olarak bilemiyoruz. Eldeki bilgilere göre, yalnızca biz dünyalılar, üç-beş proto dilden binlerce yeni dil ve diyalekt türetmiş bulunuyoruz. Sonuç olarak Asya’da 2300, Afrika’da 2100 kadar anadil konuşulurken, Avrupa’da bu sayı 300’ün altındadır.
Dünyadaki tüm dilleri kapsayan ortaklaşa bir tarama projesi henüz yürütülmediğinden, günümüzde kaç dil konuşulduğuna dair ortaya konan bilgiler kesin değildir. Zaten rakamlar her yıl değişiklik göstermekte. Bir yandan Amazon ormanları ya da Yeni Gine yaylaları gibi bölgelerde önceden bilinmeyen diller ortaya çıkarılırken, diğer yandan konuşmacı sayısı giderek azalan dillerden ölenler oluyor.
Küreselleşmeyle birlikte dillerin üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Örneğin Türkiye’deki çoğu azınlık dillerinin hem “başımıza iş açmayalım” hem de zaten işe yaramıyor diye küçüklere öğretilmediğine tanık olmaktayız. Batı Ermenicesi, Karadeniz ve Kapadokya Rumcaları, Lazca, Adigece, Abhazca, Abazaca, Çerkesçe, Hemşince, Ladino ve daha birçok dil yok olma tehlikesi altında. Birleşmiş Milletler hesaplamaları, dünyada ortalama iki haftada bir dilin ortadan kaybolduğunu gösteriyor.
Konuşulan dillerin toplam sayısı ile ilgili referans niteliğindeki ilk çalışmayı, Britannica Ansiklopedisi’nin 1911 baskısında görüyoruz. Bu yayın, yirminci yüzyılın başlarında yaklaşık 1000 dilin konuşulduğuna dair bilgiler içermektedir ki, aslında bugün çok daha fazla dil konuşulduğunu kesin olarak biliyoruz. O zaman böyle düşünülmesinin bir nedeni dil ve diyalekt ayrımının net olmaması, diğeri nedeni ise dünya dillerinin yeterince taranmamış olmasıydı.
Dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Hristiyan misyoner dernekleri, İncil’i dünya dillerine çevirirken, aynı zamanda yerel dillerin belgelenmesi çalışmalarında ister istemez öncü olmuşlardır. Bugüne kadar 2500 farklı dile çevrilmiş olan İncil’in dünyanın en çok tercüme edilen kitabı olduğu söylenir. Misyonerler ayrıca Doğu Avrupa’da yaşayan Kuman Türklerini Hıristiyanlaştırmak için de bir sözlük hazırlamışlardı. 13. yüzyılda Latince tabanlı olarak kaleme alınan Codex Cummanicus adlı bu eser, Türk dilinin en eski sözlüklerinden biridir.
Dillere olağanüstü ilgisi olan Amerikalı Richard Saunders Pittman, 1940 ve 1970 yılları arasında dünyanın farklı yörelerindeki yerel dilleri özelliklerine göre sıralamak gibi zorlu bir işe koyuldu. O da dinsel motivasyonla hareket ediyor, İncil’in az bilinen yerel dillere çevrilmesine destek sağlamak istiyordu.
Pittman bu süreçte bilgi paylaşımına ihtiyaç duyuyor, başka dil araştırmacılarıyla bağlantı içinde olmak istiyordu. Bu amaçla 1950’de “The Ethnologue” adını verdiği ‘dünya dilleri veri tabanını’ kurdu. Ethnologue günümüzde bilhassa dilsel soy ilişkileri konularında hala en güvenilir kaynaklardan biridir.
1951 yılındaki ilk Ethnologue yayınında yalnızca 46 dil hakkında bilgi sunulmaktaydı. Veri tabanı, farklı ülkelerden gönüllü dilcilerin katkılarıyla hızla büyümeyi sürdürdü. Sonraki basımlara elle çizilmiş dil haritaları eklendi. Yedinci baskıya (1969) gelindiğinde 4.493 dil listelendi. Toplamda 17 basılı yayın ardından, 1997 başlarında tüm veri tabanı internette paylaşıma açıldı.
Dilleri ve lehçeleri nasıl kategorize ettiğimize bağlı olarak, konuşulan dil sayısı sorusunun yanıtı farklı olabilir. Bazı dilciler, ayrı dil sayılmaması gereken lehçenin dil kategorisinde listelenmesini eleştirse de, Ethnologue sitesinden daha iyi standardizasyon sunan başka bir kaynağımız yok. Ethnologue veri tabanına göre; 2022 yılında dünyada 7.151 dil konuşulmaktadır.