Emre Dilek
Çok uzun süre önce turizm sektöründe faaliyet gösteren büyük bir grup şirketinde yönetici olarak çalışıyordum. Şirketin aynı zamanda bir havayolu da var ve ben de sıklıkla bu uçuşları iş seyahatlerinde kullanıyordum…
Bir uçuş sırasında şirketin baş pilotunun o uçuşta görevli olduğunu gördüm, kendisini şahsen tanıdığım için beni pilot kabinine kalkışı deneyimlemem için çağırdı. Kalkış zamanı yaklaşırken iki pilot ellerine birer A4 boyunda bir liste aldılar, oradan okuyorlar “bilmem ne kolunu kaldır”, sonra o kolu kaldırıyor baş pilot. Yardımcı pilot ise kolu açmıyor ama açıyormuş gibi el hareketini yapıyor. Bütün liste bittikten sonra kaldırdılar uçağı. Kendi kendime düşündüm, “Kaptan pilot falan ama çok da tecrübeli değil herhalde, hâlâ ne yapacağını kâğıttan okuyor.”
İşin aslı başkaymış tabii. Havacılıkta kalkış öncesi “Checklist” dedikleri yapılacak işler listesi standart bir uygulama. Pilot ve yardımcısı tarafından mutlaka uygulanması gerekiyor. Bunun amacı ise uçuş güvenliğini arttırmak ve bu güvenliği tehlikeye atacak küçük de olsa herhangi bir şeyi atlamamış olmak. Uçuş güvenliğini sağlamanın dışında kişisel olarak pilot da her seferinde bunu yaparak mesleğinin ciddiyetini algılayıp içselleştirme fırsatına sahip oluyor. Muhtemelen o alışkanlık birçok pilot için hayatın uçuş dışında kalan kalan kısmında da bir fayda sağlıyordur diye düşünüyorum
Tabii insanların can ve mal güvenliği önemli olduğu için havacılık dünyası bu konuda hassas. Ama mal ve can güvenliğinin dışında acaba sadece bir işi, mesleği düzgün yapabilmek adına benzer ‘’checklist’’ herkes tarafından uygulanmalı mı? Bunu biraz açayım…
Devlet televizyonumuzdaki spor programında “duayen” bir futbol yorumcusu ve bir eski futbolcu kritiklerini yaparken 15 dakika Fenerbahçe’nin o zamanki hocası Erol Bulut’un bir hafta önce Trabzonspor maçında çok iyi oynayan Mert Hakanı o hafta neden oynatmadığını, onu oynatmamasının çok büyük bir yanlışlık olduğunu konuştular. Tam 15 dakika konuştular ve görevlerini yerine getirdiler fakat ilginç olan Mert Hakan kart cezalısı olduğu için kadroda zorunlu olarak yoktu!
Yine bir spor programında eski bir milli futbolcumuz Milli Takımızın maçından, Türkiye Ligi’nden Mili Takıma az sayıda oyuncu gitmesinden yakındı ve Nazım Sangare’nin oynarsa takıma katkı vereceğinden bahsetti. Maalesef Nazım Sangare de Beşiktaş ile oynadıkları maçta sakatlandığı için kadrodan çıkarılmıştı. Neyse devre arası oldu. Eski milli oyuncumuz oyun sistemini analiz ettikten sonra eğer ikinci yarıda hoca Halil’i alırsa benzer pozisyonları daha çok bulacağımızı ifade etti. Bilin bakalım kadroda kim yoktu? Tabii ki Halil! Çocukluktan bugüne bu sporun içinde olan ve bunu meslek olarak yapıp para kazanan birisinden bundan daha fazlasını bekliyorsunuz. Daha doğrusu fazlasını değil, en azından programdan önce takımların kadrosuna bakmış olmasını bekliyorsunuz. Keşke programdan önce “yapılacaklar listesi” diye bir listesi olsa ve takım kadrolarını kontrol etmesi gerektiğini kendisine hatırlatsa.
Londra’da o zaman çalıştığım şirketin merkez ofisinde ki, yaklaşık 500 kişi çalışıyor, bir toplantıdayız. Şirketin CEO’su da var. Birden yangın alarmı çalmaya başladı. CEO koşarak odasına gitti, çekmecesinden sarı bir fosforlu yelek ve megafonu çıkardı, o katın tahliyesi için çalışanları yönlendirdi. Gerçek bir yangın değil tatbikatmış. Yine Barcelona’da tematik bir parkta çalışıyorum, işe başladığım hafta bir manuel verdiler, yaklaşık 500 sayfa. Mesela bir gösterinin bilet kuyruğu belirli bir süreyi aşarsa ne yapılması gerekir, misafirleri sıkmamak için ne gibi önlemler alınacak detaylı şekilde yazılmıştı. Bu uygulamalar hem hata payını düşürüyor hem de yapılan işin etkinliğini ve kalitesini arttırıyor.
Bu spor programındaki örnekleri 2 hafta üst üste karşıma çıktığı için verdim, belki izleyenlerin birçoğu fark etmemiştir bile ya da daha kötüsü fark etse bile önemli görmemiştir. Bu örnekleri sayısız şekilde çoğaltabiliriz çünkü hayatın her alanına sirayet etmiş bir olgu bu. Sadece bireyler olarak değil kurumsal olarak da sık rastlanılıyor. Geçen hafta eşim bir tahlil için hastaneye gitti, oradan daha önce gelen mesaj ve reklamlardan gördüğü için hastanenin ödeme uygulamasını yüklemiş telefonuna. Ödemeyi yapamadık o şekilde çünkü kimse bilmiyordu uygulamanın nasıl kullanılacağını. Ellerinin altında yazılı bir kullanma kılavuzu olsa kolayca halledilebilirdi diye düşünüyorum.
Ne kadar tecrübeli olursak olalım, doğaçlama yeteneğimiz ne kadar iyi olursa olsun, sistematik çalışmanın ve planlı rutin işleri dahi yeni bir projeymiş gibi dikkatlice gözden geçirerek yapmanın hem enerji hem de vakit kazanma açısından bize uzun vadede çok daha fazla yarar sağlayacağı düşüncesindeyim.
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.