Melek Ay
2011 yılında nefes teknikleri üzerine bir eğitimi tamamlayarak sadece 4 günde eğitmenlik sertifikası sahibi oldum.
Ne kadar basit değil mi? Parayı ödeyip, 4 gün bir zaman ayırıp bir işin uzmanı olabilmek bana hiç doğru gelmiyor. Aynı durum bugün birçok konu için geçerli olabilmektedir. Mesela 200 saat eğitim alıp yoga eğitmeni olabiliyorsunuz.
Naçizane fikrimi belirtmem gerekirse, insana derin bir noktadan dokunuş yapabileceğiniz hiçbir öğretinin eğitimi bu kadar basite indirgenmemiş olmalıdır.
Aldığım eğitim tabii bir başlangıç oldu ancak bu konuda sürekli öğrenme merakım olmasa bilinç seviyemde bir gelişim sağlayamazdım. Hâlâ öğreniyorum ve uygulamaya gönüllüyüm. Ancak o zaman kendi ustalığımın keyfine dokunabilirim.
Mesela pandemi dönemi nefes konusunda bana bir farkındalık sundu.
Pandemi nedeniyle yoğun endişe yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Ayrıca maske takma zorunluluğumuz oldu. Maske ile yeni normale uyumlanmaya çalışırken gerek kendimde, gerek oğlumda bir şey fark ettim. Ağız nefesi kullanmaya başlamıştık. Nefesi bu şekilde kullanım şekli yaşam enerjimizi olumsuz etkilemeye başlamıştı.
Yeni normalde tekrar ders vermeye başladığımda da birçok kişinin ağız nefesi alışkanlığı geliştirdiğine şahit oldum. Bu duruma farkındalık yaratmaya çalışırken çalışma yaptığım kişilerde daha başka bir hali fark ettim.
Gerek kendi nefes pratiklerimde, gerekse yoga öğrencilerime yaptırdığım pratiklerde “Nefes al ve nefes ver” komutları da bir stres yükü yaratabiliyordu. Bu talimat “doğrusal” bir ileri geri hareketi başlatıyor ve “ya geçmişte ya gelecekte olma hali” gibi bir stres yükü de yaratabiliyordu.
Ekstra çaba ihtiyacı duyumsanıyor ve birey nefesi çalışırken ulaşmaya çalışılan bilinç seviyesi için olumlu bir ivme kazanılamıyordu.
“Nefesi genişlet ve tekrar küçült” komutları ise daha yumuşak ve derin bir alanı keşfetmeye davet çıkarabiliyor. Doğrusal değil döngüsel bir alanda daha “an”da olabilmenin keyfini sunabiliyor. Deneyebilirsiniz.
Her canlının bedenindeki tüm yaşamsal fonksiyonları en önemli fonksiyon olan solunum fonksiyonuna bağlı olduğunu biliyoruz.
Ancak sadece yaşamda kalabilmemizin dışında aynı zamanda sürekli enerjimizi korumak, hastalıklardan uzak durabilmek için de nefes alıp vermek çok mühimdir.
Medeni insanlar olarak onca stres yükü altında gerek fiziksel gerek zihinsel çöküş yaşarken bu mucizenin fonksiyonu da bozulmaktadır.
Doğru nefes için kestirme bir yol yok maalesef. Bu nedenle bilinçli nefes kontrolünü öğrenmek için hepimiz nefes egzersizleri yapmaya gönüllü olabilmeliyiz.
Nefes her şeyi birbirine bağlar, hem canı hem bedeni besler, hem zihni hem bedeni arındırır. Korur, düzeltir ve bilinçlendirir.
Tartışmasız nefes, sadece gelişmiş yapıdaki canlıların değil, daha düşük canlı formlarının da biricik mucizesidir.
Doğarken aldığımız ilk nefesten ölürken vereceğimiz son nefese kadar hepimizin nefes hikâyesi biriciktir.
“Hay”dan “Hu”ya olan yolculuktur.
Namaste…