Küçükken oturduğumuz binanın karşısında büyük bir arsa vardı. Top oynadığımız, mahalleler arası turnuva yaptığımız büyük bir sahaydı. Yeni gelişen bir mahallenin inşaatları arasında kalan bu arsada, maç yapmadığımız günlerden birinde, birileri gelip sahanın etrafını tahtalarla çevirmişti.
Tahtalar arasına gerdikleri ipten, bir bit yeniği olduğunu anlamıştık. Aslında ipleri o kadar güzel gerdiler ki, içine kireçle yarı sahayı, altıpası çizsek efsane bir sahamız olacaktı. Ama ne yazık ki öyle değildi. Sahamıza bina dikeceklermiş, ufağız diye bizi ciddiye almayan inşaatçılardan öğrendik. Müteahhit kimdi bilmiyorduk, onlar tahtaları çakıp ipleri gerdikçe biz gece tahtaları çıkartıp ipleri rüzgara bırakıyorduk. Bir zaman sonra gece bekçisi diktiler bomboş arsaya. Bekçiye mi acıdık, polisten mi korktuk hatırlamıyorum, vazgeçtik… Ama bir müddet iyi direnmiştik, unutmam.
Bakkal girişinde fileler içinde ve yan yana duran naylon toplara hayranlık içinde baktığımız dönemlerden, havası inik futbol topuna evrilen zamanlardı. Naylon topla maç yapılmaz, inik futbol topu kaleyi bulmazdı. Naylon topun kıymeti, inik futbol topu ile tarihe karışıyordu. Gelişim dediğin şeyin, değer verdiklerimizi yok edişine şahit oluyorduk bir taraftan. O zamanlar anlamasam da, şimdi burnumun direği sızlar, patlamasın diye yavaş vurduğumuz yamuk naylon toplar geldikçe aklıma…
Gel zaman git zaman, biz kendimize yeni sahalar bulup top peşinde koştururken, koca binayı diktiler bizim arsaya. Güzel de bina olmuştu hani.
Bir şey yeni olunca da güzel oluyor be kardeşim, kaç kişi ah şurada evim olsa keşke diye iç geçirmiştir önünden geçerken. Biz çocuktuk, sinirle bakıyorduk binaya. Ne de olsa futbol sahamızdı orası, bir de sahanın hemen yanında, kocaman gövdesi ile altında geceler gündüzler boyu oturup sohbet ettiğimiz ceviz ağacımız. Onun güneşini, bizim çocukluğumuzu kapatmıştı koca bina.
Yıllar geçti, o binaya güzel insanlar geldi yerleşti. Hatta ne aşık olmuştum 3. katta oturan kıza.
Ne saha ne de ceviz ağacı unuttum hepsini…
Ama anladığım bir şey var ki;
Azken değerini bildiğimiz şeyler, çokken değersizleşiyor ya,
koparsa kıyamet bundan kopar usta…
Kadir Çetintaş