Mentor
Fenerbahçe taraftarının kendi takımına karşı aşırı düşman ve şiddet dolu olması acaba bize özgü değil, başka ülkelerde de var mı diye literatürü taradım ama öyle kitlesel bir saldırganlık örneği bulamadım. Bulabildiklerimin de çoğu bireysel olay, Fenerbahçe’deki kadar kitlesel hale geleni göremedim. Genelde saldırganlık literatürde “holiganizm” ile açıklanıyor, temel nedeni de fanatizm yani kendini ve takımını hep haklı görmek.
Kaldı ki bu, taraftarlığın olmazsa olmaz şartı, “loyalty” yani takımına bağlılık; eğer bu yoksa zaten taraftar değilsin, adın seyirci olur, katılımcı olur, sempatizan olur, müşteri olur ama taraftar olmaz.
Benim kendime göre bazı tezlerim var ne kadar doğru bilmiyorum ama düşündüğümde başka açıklama aklıma gelmiyor.
Bunlardan en önemlisi geçmiş 20 yıllık yönetim boyunca taraftarlığın müşteri tavrına dönüştürülmesi; lisanslı ürün, pahalı bilet, tamamı parasal değere tekabül eden ürünler taraftarı müşterileştirdi. Bir tür “parayı bastım karşılığını isterim” tavrı oluştu. Zaten sosyal medyada da görebilirsiniz, “istediniz verdik ama şampiyon olamadınız” yaklaşımını. Böyle bir taraftar tavrı yok arkadaşlar, gerçek bağlılığa sahip taraftar tavrı şu: “Canınız sağ olsun seneye yine veririz…” Bu tavır müşteri tavrı ve bozulmanın en önemli nedeni çünkü geçmiş yönetim 80 yıllık kültürü yok edip yerine müşteri kültürü koydu.
Aynı hatayı bu yönetim de devam ettiriyor. En azından kale arkaları ve belli bölümler çok ama çok ucuz olsun ki taraftar refleksi gösteren insanlar stada gelebilsin.
Şimdi haklı olarak şu soru akla geliyor: Ucuz olunca neden gerçek taraftar geliyor?
Aslında cevap futbolun doğasında gizli. Parası olan eğlenmek için, parası olmayan ise kimlik için taraftar oluyor yani fakir olanın durumu karşılıksız sevgiye daha uygun. İşte Fenerbahçe son 20 yılda bunu kaybetti, yeni yönetim de bu hasarı gidermek için hiçbir şey yapmadı; akıllı telefonlu yamyamlar her gün daha fazla tüketiyor Fenerbahçe’yi.
Saldırgan tavırlar daha çok genç hatta ergen taraftarda görülebiliyor. Okuduklarımdan onların nefretlerinin aileye olduğu gibi takımlarına da yönelebileceğini düşünüyorum. Peki Fenerbahçe’de neden bu kadar akıllı telefonlu ergen var?
Bana göre bunu cevabı da basit.
Birincisi Fenerbahçe Beko gelir durumu iyi çok sayıda rakip takım taraftarı ailenin çocuğunu Fenerbahçeli yaptı.
İkincisi de 3 Temmuz; bildiğiniz gibi o tarih ve sonrası toplumsal muhalefetin yükseldiği ve giderek nefrete dönüştüğü dönemlerdi. Şu anda bile toplumda en çok Fetö’den nefret ediliyor, bu genç kuşakları Fenerbahçe’ye taşıyan en önemli neden oldu. İkincisi de Fetö gücü kaybettikten sonra (artık tüm sorumluluk iktidardaydı) iktidara karşı oluşan muhalefetin her iki güç kaynağı tarafından öteki olan Fenerbahçe’ye olan sempatiyi artırması. Elbette bu kadar ergen, hepsi de belli bir ekonomik düzeyde olunca sosyal medyada nefret akıyor.
Diyeceksiniz ki, taraftarlığın kaynağı sportif başarıdır ama bu ülkede hiçbir taraftar grubu sonuçların sahada alındığına inanmıyor, futbol sahada oynanmayınca da taraftarlık motivasyonu doğal olarak saha dışına kayıyor.
Bu zengin-fakir ayrımı değil durum tespiti çünkü futbol fakir sporu, hem eğlence açısından hem de ucuz olduğu için. Ayrıca ona sığınabileceği bir kalkan da veriyor, bunlar zenginin umurunda değil çünkü o eğlenmek istiyor.
Sonuç; Fenerbahçe son 25 yıldır futbolun gerçek sahipleri ile olan bağını kopardı ve tekrar kurmak için de çaba harcamadı. “En pahalı biz satıyoruz” kavramının futbolda yeri yok, belki alışveriş merkezlerinde vardır!
Derhal ve hızla herkesin ulaşabileceği fiyata bilet satılmalıdır.
Fenerbahçe için en büyük tehlike eski yönetim döneminde yaratılan “zenginler takımı” imajının yaşama geçmesidir; risk giderek artıyor.