1. Nikolay Vasiliyeviç Gogol (1809-1852) “Ölü Canlar” adlı romanı ve özellikle “Burun”, “Müfettiş” ve “Palto” adlı öyküleri ile devleşmiş bir yazardır. Hayatta çoğumuzun tecrübe ettiği hayal kırıklıklarını, kafa karışıklıklarını, takıntıları, kendi kendisiyle cebelleşmeyi yaşamış, arayış içinde olmuş, seyahat etmiş, hayatı gerçekten ilginç olaylarla dolu bir insandır aynı zamanda.
2. Yazar Vladimir Nabokov’a göre Gogol, ölümsüz eseri “Palto”da olduğu gibi kendini koyuverip, şahsi uçurumunun kıyılarında oyalandığı zaman, Rusya’nın şimdiye kadar yetiştirdiği en büyük sanatçı haline gelmiştir.
3. Gogol’ün “Ölü Canlar” adlı romanı ve “Palto” adlı öyküsü 19. yüzyıl geleneksel Rus gerçekçiliğinin temeli sayılır. Rus ve dünya edebiyatının çok önemli isimleri olan Turgenyev, Tolstoy ve Dostoyevski de Rus gerçekçiliğinin en önemli temsilcilerindendir. Dostoyevski ise hepimiz Gogol’ün “Palto”sundan çıktık, diyerek Gogol’a gönderme yapmıştır.
4. Yazar Feridun Andaç Gogol ile ilgili şu tespitte bulunuyor: “Gogol’ün anlatılarında insanı yalnızlaştıran, sığındığı yerden çıkaran ironide; gülümserken düşündüren, zaman zaman sizi öfkeye boğan bir bakışla yüzleşirsiniz.”
5. 1809 yılında doğan Gogol çocukluğunda Ukrayna’yı, halk kültürünü, köy hayatını iyi gözlemliyor. Rusya toplumunu ve Çarlık Rusya’sındaki bürokratik tıkanıklığı, memuriyeti, hiyerarşi saçmalıklarını ve toplumsal sorunları oldukça iyi analiz ediyor. Bu konuları çoğu zaman ironik şekilde, taşlamalarla ele alıyor yapıtlarında.
6. Gogol 1828 yılında St. Petersburg’a geliyor. Memur olmak istiyor ama burada para ve bağlantılar olmadan hayatın bir kabusa dönüşebileceğini düşünüyor.
7. Bir ara tiyatro oyuncusu olmak istiyor ama girdiği sınavda başarısız oluyor. Şiir çalışmaları beğenilmeyince bütün kopyalarını yakıyor.
8. 1831-1832 yıllarında yazıp yayınladığı öyküleri ile dikkat çekmeyi başarıyor. Taşrayı, folkloru, halk kültürünü çocukluk döneminde oldukça içselleştiriyor ve bu gözlemlerini özellikle ilk ses getiren çalışması olan “Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları” adlı eserinde ortaya koyuyor.
9. Puşkin ile iyi arkadaş oluyorlar. Puşkin’in eleştirilerine ve yönlendirmelerine çok güveniyor. Puşkin’in genç yaşta bir düelloda hayatını kaybetmesi onu sarsıyor.
10. Bir süre çalıştığı memuriyet görevinden ayrılıyor ve bir kız okulunda tarih öğretmeye başlıyor. 1834’de St. Petersburg Üniversitesi’ne tarih doçenti olarak atanıyor. Fakat kendini yetersiz görüyor ve bu pozisyonu bir yıl sonra bırakıyor.
11. Gogol 1835’te “Burun” adlı öyküsünü Moskovskiy Nabludalet dergisine gönderiyor ama derginin yazı işleri müdürü hikâyeyi beğenmediği için geri çeviriyor. Edebiyat tarihinde böyle olaylar çoktur aslına bakılırsa.
12. Gogol öykü çalışmalarına devam ediyor. Söylendiğine göre “Müfettiş” ve “Ölü Canlar” adlı eserlerin temalarını Puşkin veriyor.
13. “Ölü Canlar” 1842’de yayımlanıyor ve büyük ses getiriyor. Gerçekten Gogol’ün dehasının kapsamını ve gücünü ortaya koyan önemli bir eser.
14. Bu romanda anlatılan, iş anlaşmalarında kullanmak ve borç almak için, hayattalarmış gibi, toprak sahiplerine gidip onların toprağa kayıtlı ölü serflerini(can) satın alan Çiçikov’un hikâyesidir. Bu eser I. Nikolay dönemindeki kırsal Rusya’nın gerçekçi ve hicivli bir resmi olduğu için büyük beğeni toplamıştır.
15. Gogol zamanla dinsel bir havanın etkisine giriyor ve “Ölü Canlar”ın ikinci cildini yazıyor. Bu ciltte daha önceki karakterlerini düzeltmeye ve onların Rusya’nın kurtarıcıları olmasına çalışıyor. Fakat beğenmeyip yakıyor. Kudüs’e gidip hacı oluyor.
16. 1847’de “Dostlarla yazışmalardan seçilmiş pasajlar”ı yayınlıyor. Dini tecrübede kurtuluş arıyor. Gogol, bu kitabında pişmanlığını ifade ederek, vatandaşlara sabır ve her şeyi Tanrı’ya bırakmalarını tavsiye ediyor. Toprak köleliğinin (serfliğin) Tanrı’nın yapısı olduğuna onları inandırmaya çalışıyor. Fakat bu yaklaşımı büyük tepkiler alıyor.
17. Kilise çevrelerinin ve bazı din adamlarının etkisine giriyor ama bir tür git geller yaşıyor daha çok. 1852 yılında Moskova’da nöbetler içinde hayata veda ediyor büyük yazar.
18. Gogol’ün “Palto” adlı öyküsü gerçekten muhteşemdir. Burada alt sınıftan, fakir bir devlet memuru olan 9. dereceden kalem efendisi Akaki Akakiyeviç’in hikayesi çok etkili verilmiştir. Kahraman Petersburg’un amansız soğuğundan kendini korumak amacıyla yeni bir palto almak ister. Eskisi parçalanmak üzeredir çünkü. Bunun için her şeyinden vazgeçer. Ayakkabıları eskimesin diye kaldırımlarda yürüyüşünü ona göre ayarlar. Her şeyden tasarruf eder. Milim milim hesap yapar. Sonunda bir palto yaptırır. Ama giydiği ilk gün paltoyu çaldırması onun çöküşü olur. Yardım istediği bütün makamlardan aşağılanarak geri çevrilir. Hastalanır ve ölür. Petersburg sokaklarında dolaşan bir hayalete dönüşür. Dünyada bana göre bugüne kadar yazılmış en etkili öykülerden biridir.
19. Bu öyküde o dönem Rusya’sının çelişkilerinin, ezilmiş kesimlerin, memuriyet hiyerarşisindeki saçmalıkların gerçekçi ve hicivli bir şekilde anlatıldığını söylemek mümkündür. Ama “Palto” öyküsü bunları aşan, gerçek dışına da çıkan ve yazarın uçlarda dolaştığı, dehasını ortaya koyduğu, sıra dışı bir öyküdür ve Dostoyevski’nin övgüsünü boşuna hak etmemiştir.
20. Çernişevski Gogol hakkında şöyle demiş: “O kendimizde bilinç uyandıran bir yazardı.”
KAYNAKLAR:
-Nabokov, V., Rus Edebiyatı Dersleri
-Riasanovsky, N. ve Steinberg, M., Rusya Tarihi
-Andaç, F., Öykü Yazmak, Öyküyü Düşünmek
-Ömer Faruk Toprak – Kaleminden Portreler, Haz-Füruzan Toprak – Kül.B.Yay-1994
-Gogol kitapları
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce Samih Güven imzasıyla yayınlanmıştır.