Home Mentor ‘Profesör’ Jesus’un sistemi

‘Profesör’ Jesus’un sistemi

0

Mentor

Keyfim yerinde, cumartesi akşamı Fenerbahçe’nin maçı var, ertesi gün tatil; kendime göre takımın giderek artan performansı olduğunu düşünüyorum. Genelde Türk spor medyasını izlemem çünkü izlenecek bir şey yok, çöp bile değil! Taraftarlıkla kirlenmiş, giderek küçülen pasta sonrası “sponsor” adı altında kiralamalar başlamış. Bilgi ve doğrunun değil, goygoyculuğun ve adamcılığın hüküm sürdüğü bir ortam, neyini izleyeceksin? Futbol da öyle, Fenerbahçe izletiyor, yoksa ortada futbol adına bir şey kalmadı.

Ama maça çok yakın saatte açarsam sonuç kötü oluyor gibi bir totemim var; genelde 30 dakika önce açıyorum ama yorumcuları dinlememek için sesi kısıyorum. Bu defa açtığımda ne olduysa ilgimi çekti; yorumcular “bu ileri üçlü ile Fenerbahçe ileride pres yapamaz” deyince şaşırdım, King ve Pedro’nun alınış nedeni buydu, zaten ikisi de pivot değil, hareketli forvet. 50 defa da “JJ (Jorje Jesus) pivot santrafor istemiyor” diye yazıldı, çizildi. Yorumcular da kelli felli eski futbolcular, topluma rol model olmuş (eyvah ki eyvah) insanlar; para desen var, giyim kuşam iyi ama gelgelelim azıcık futbol bilenin kahkahalarla güleceği yorumlar, ne oyuncu analizi okumuşlar ne de JJ’nin oynattığı sistem konusunda fikirleri var. Sadece basmakalıp, ezbere dayanan, usta-çırak ilişkileri öğrenilmiş asla yenilenmemiş bilgiler.

Bu usta-çırak meselesini açıklamam lazım: Genç bir yöneticiyim, bir personel yanlış yapmış, “neden böyle yaptın” diye sordum. “Benden önceki öyle yapıyordu” dedi. Sonra sorduk, o da ondan öncekinden öğrenmiş; eğitim olmazsa usta-çırak ilişkisi ile gelişim olmuyor.

Zaten maç başladı, Kayseri kendi sahasından çıkamadı, ilk yarı 0 (sıfır) gol beklentisi ile oynadılar, maç boyu sanırım 1 pozisyonları oldu. Sonra maç yorumlarına geçtik, aynı insanlar hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Demem o ki sözlerine inanıp futbolcularınıza ve hocanıza saldırdığınız adamların en iyisi bunlar, JJ futbolda profesör ise bu arkadaşlar ilkokul 1, tek söyledikleri bile doğru değil.

Bugüne kadar böyle bir yorum okumadım, söyleyen ve yazan olduysa da görmedim, en azından medyada bu çapta bir adam yok. Aşağıda fikirlerimi yazacağım.

JJ sistem adamı yani tek tek oyuncu isimleri ve özellikleri ona bir şey ifade etmiyor, sisteme ait onun bölgesindeki dişliyi işletebiliyor mu ona bakıyor.

Yanlış veya eksik olabilir, bana göre JJ sistemi hücumda ve savunmada ikiye ayrılıyor:

Top bizde iken defansta top dolaştırıp hareketli forvetlerle rakip defansın dengesini bozduktan sonra açılan alana topu atıp baskın hücum gerçekleştirmek, bir tür top bizdeyken yapılan kontra atak gibi. Bunun için 2 şey gerekiyor: Oluşacak boşluğa topu atacak stoperler ve o topu kontrol edecek oyuncular, ayrıca topu kontrol ettikten sonra tek harekette sonucu alacak. King ve Pedro böyle oyuncular, Batsuayi onlar kadar efektif olmasa bile hızlı ve arkadaşlarına alan açabilecek birisi. Yani bu sistemde Valencia ve Serdar Dursun yedek olur. Ayrıca top bizde iken baştan beri hep 3’lü oynuyoruz; Arao’nun defansta araya girmesi 4’lü izlenimi veriyor ama öyle değil. Bence Zayc ve Crespo’ya bunu aşılamaya çalışıyor hoca, gün geçtikçe de alışıyorlar.

Ayrıca JJ oyununda savunma bir öncelik değil, zaten top rakipteyken orta saha ve forvetler pres yaparak savunmayı başlatıyor. Rakip çoğunluk uzun top atıyor, o yüzden stoperler uzun ve hava hakimiyeti ile isabetli uzun pas en önemli özellikleri. KMJ kalsa Osayi’nin kaderini paylaşabilirdi. Yani stoperler savunmanın olduğu kadar hücumun da parçası, zaten rakip top sürerek stoperlerin bölgesine girdiyse sistem sağlıklı işlememiş demektir, eğer sistem işlerse rakibin oraya kadar gelememiş olması gerekir.

Osayi’yi tutmuyor çünkü onun tek top, uzun pas, baskın hücum taktiğine uymuyor, topla çok oynuyor ve rakip yerleşiyor.

Ortayı da çok istemediği belli, rakip ceza sahasında pas istiyor, olursa olur, olmazsa pozisyon bulana kadar topu dolaştır. Forvetlerin çakılı olunca bunu yapamazsın, o yüzden King, Pedro ve Batsuayi var, bu sistemde Berisha falan 3 haftada “küfür manyağı” olurdu.

Top rakibe geçince elbette pres, santraforlar dahil, orası geçilirse pas kanallarını kontrol eden ve adama yapışan orta saha ve onlara yaklaşan stoperler. Bazen Peres ve Gustavo rakip orta sahanın ortasına kadar gidiyor çünkü  forvet ve orta saha presinden seken topları almak için hücumda iken orta sahaya yakın olmalısın ve evet ofsayt taktiği. Elbette buradan birkaç gol yiyeceğiz ama ligin başından beri rakip forvetlerin çaresizliğini görünce çok etkili uyguladığımızı düşünüyorum.

Elbette daha detaylar vardır ama yazarken bile heyecanlandım, daha önce Fenerbahçe için böyle bir şey yazmamıştım, yıldızları yazardık, sistemi değil.

Onun için hoca “22 futbolcum var” diyor. Sistemi çalıştıran herkes oynar, sistem işleyince de kimin oynadığı çok anlamlı değil bana göre. JJ çok da istediği santrafor olmayan Valencia’nın (hareketli ve hızlı ama top kontrolü ve efektif olmaması sorun) 6 gol atması eksiklere rağmen sistemin işlediğini ve sağlamlığını gösteriyor.

Sonuç; futbolcu isimleri yok JJ ve Fenerbahçe var. JJ’yi eleştiren adamların onun tırnağı kadar bilgileri yok, rüzgar nereden eserse ona göre yorum yapıyorlar.

Bir futbol takımının en büyük silahı taraftar baskısıdır yani hakaret eden televizyon kanalını izlemeyen, taraf tutan yayıncının üyeliğini almayan, aleyhine yanlış düdük çalan hakemi sosyal medyada teşhir eden, ticari olarak, sosyal olarak, hukuk çerçevesinde Fenerbahçe’ye düşmanlık eden insanlara bunun bir sosyal karşılığı olduğunu göstermek taraftar baskısıdır. Bir tür mahalle baskısı ve yabana atılmayacak kadar etkili.

Oysa biz kendi futbolcumuza küfrediyoruz, bu toplumsal baskı olmayınca da hakemler her maç elini kolunu sallaya sallaya bizi doğruyor.

Son iki maçta SD ceza sahasında itildi devam, Pedro ceza sahasında çekildi devam, Rossi’ye cinayete teşebbüs kırmız olmalıydı ama TT’de küfredilen Fenerbahçeli futbolcular. Ben hakem olsam en rahat düdüğü Fenerbahçe’ye çalarım çünkü tepki görmüyorum.

Her şeyimiz var, en iyi hoca bizde, en iyi takım bizde, en iyi kadro bizde ama tüm bunlara rağmen kendini yiyen, tüketen bir hastalık gibi olan bu taraftar refleksleri ile şampiyon olamayız.

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Exit mobile version