Home Günlük Hem üzüldüm hem öfkelendim

Hem üzüldüm hem öfkelendim

0

Cezaevinde bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Artı Gerçek‘ten İrfan Aktan’a gündeme dair önemli açıklamalar yaptı.

***

14 ve 28 Mayıs 2023 seçimleri hem Türkiye hem de muhalefet açısından tarihi bir kırılmanın başlangıcı olmuş gibi görünüyor. Seçimler öncesinde AKP ve Erdoğan sonrası döneme hazırlanan muhalefetin, aynı hazırlığı seçimi kazanmak için yapmadığı anlaşıldı. Sonuçta başta HDP ve CHP olmak üzere iktidara karşı en büyük direnci gösteren partiler açısından seçim sonrasında bir muhasebe mecburi hale geldi.

Bu muhasebenin en sertini ise HDP-Yeşil Sol Parti’nin seçim kampanyasına 4 Kasım 2016’dan beri tutulduğu Edirne Cezaevi’nden yoğun bir destek sunan Selahattin Demirtaş yaptı. Aşağıdaki söyleşimizde sarf ettiği “aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum” cümlesini, söyleşi henüz yayınlanmadan duyuran Demirtaş, Türkiye’nin gündemine oturdu. Demirtaş’ın “aktif politikayı bırakması” milyonlarca seçmeni derin bir üzüntüye boğarken, hasımları da sevinmiş görünüyor. Her iki duygu için de erken olduğunu söyleyerek sözü Demirtaş’a bırakalım…

– Erdoğan hapisten çıkamayacağınızı söylerken taraftarları “Selo’ya idam” sloganı attı. Bu sloganı duyduğunuzda ne hissettiniz?

-Açıkçası hücre arkadaşım Selçuk Mızraklı ile birlikte o tabloya güldük ve o güruha acıdık. Liderleriyle birlikte Saray’ın bahçesinde Orta Çağ görüntüsü veren bir acziyete acımak dışında yapacak bir şey yok.

– 28 Mayıs sonrası genel kanaat, iktidarın Kürt siyasetine yönelik baskılarının hiç olmadığı kadar sert olacağı yönünde. Sizce iktidar, elindeki araçlarla bundan sonra ne yapabilir?

-Doğrusu uygulanmayan bir tek toplu katliamlar kaldı, herhalde onu da göze alacak değiller. Fakat kaba şiddetin yanına seyreltilmiş kültürel soykırımı da ekleyeceklerdir. Özellikle HÜDA PAR aracılığıyla toplumun hücrelerine kadar nüfuz etmeye odaklanacaklardır. Kürtlerin de buna her zamankinden çok direnmeyle ve ideolojik mücadeleyle yanıt vermeleri gerekecek.

– Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilememesinin kısa, orta ve uzun vadede Türkiye açısından sonuçları ne olur?

-Daha fazla otoriterleşen, yoksullaşan, kamplaşan, dışarıya daha da bağımlı bir Türkiye göreceğiz.

– Dışarıda olsaydınız mevcut tablo karşısında nasıl bir muhalefet stratejisi izlerdiniz?

-Benim bir mucize formülüm yok, bir kurtarıcı da değilim ama tabanımızın önüne somut hedefler koyup kitleleri heyecanlandırarak ayağa kaldırmakta katkılarım olabilirdi. Cezaevinden ancak sosyal medya ve diğer medya aracılığıyla katkı sunabiliyorum. Bu da eksiklere, yetersizliklere yol açabiliyor. Biri de bunu sosyal medya fenomenliği olarak tanımlayabiliyor, sanki amacım buymuş ve elimde başka imkan varmış gibi!

– Peki size yönelik “popülist siyaset yapıyor” eleştirilerine yanıtınız nedir?

-Popülist siyasetle HDP’nin ilkelerini görünmez hale getirdiğim eleştirilerine saygıyla yaklaşıyorum. Popülerlik ile popülistliği birbirine karıştıranları bir kenara bırakarak tüm bu eleştirilere anlam biçiyorum. Kendi açımdan bu saatten sonra zorlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Arkadaşlarım bunu ısrarla söylüyorlarsa bir bildikleri vardır ve artık kendilerinden üstün bir performans beklemek de hepimizin hakkıdır.

– Bundan sonra siz ne yapacaksınız? Nasıl bir siyaset yürüteceksiniz?

-Aylar önce Genel Merkezimize, sonuçlar ne olursa olsun seçimlerden sonra aktif siyasi çalışma yürütmeyeceğimi belirtmiştim. Halen aynı düşüncedeyim. Dışarıda canla başla mücadele eden tüm yoldaşların, bu süreci öz gücümüzle ve başarıyla tamamlayacağına inanıyorum ve bu konuda hepsine güveniyorum. Partimize yönelik eleştiri ve önerilerim tümüyle iyi niyetli, yapıcı ve katkı sunma amaçlıdır. Hiç kimse, eleştirilerimi HDP’yi yıpratmak için kullanmaya kalkmasın. Ben HDP’liyim ve öyle de kalmaya devam edeceğim. Bunu herkesin iyi bilmesini istiyorum.

– Yeşil Sol Parti’nin TBMM’de 61 milletvekili olacak. Sizce etkin bir muhalefet için bu vekiller ne yapmalı, nasıl yapmalı?

-Partimiz bu konularda belli bir deneyime ve hafızaya sahip, dolayısıyla en iyisini kendileri zaten yapacaktır. Fakat Meclis’i etkin kullanmakla birlikte, mücadeleyi Meclis ile sınırlı tutmamaları çok önemlidir.

-Son zamanlarda Twitter’da sık sık HADEP döneminden fotoğraflar paylaşılıyor. O dönemin seçim kampanyalarından, mitinglerinden, toplantılarından fotoğraflar bir nostaljiye işaret ediyor sanki. Eğer bu paylaşımlar, o zorlu döneme dair bile bir özleme işaret ediyorsa, bazı Kürtlerin mevcut HDP siyasetinde kendilerini bulamadıkları anlamına geliyor mu?

-Evet, bence de bu anlama geliyor ama hata HDP çizgisinde değil, pratiktedir. Eleştiri HDP paradigmasına değil, yanlış uygulamalardadır. Vazgeçmemiz gereken de HDP değil eksiklerimiz, yanlışlarımızdır.

– 14 Mayıs akşamı seçim sonuçları netleşmeye başladığında ne hissetmiş ne düşünmüştünüz?

-Tam olarak o sonuçları beklemiyordum. Yeşil Sol Parti’yi de Kılıçdaroğlu’nu da daha yüksek bekliyordum. Sonuçlara hem üzüldüm hem de muhalefetin seçim akşamı verdiği dağınık görüntüye öfkelendim.

– Peki 28 Mayıs akşamında?

-Sonuç çok şaşırtıcı değildi. Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında. Fakat başta hileler, sonra da yurt dışı oyları ve sonradan vatandaş yapılanların oyları gibi faktörler eklenince bu tarihi seçimi resmi olarak Erdoğan almış oldu. Yaşananların seçimle, demokrasiyle, halk iradesinin sonuçlara yansımasıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Olanlar tümüyle bir operasyondu.

– Ekonomik sorunlardan otoriter rejime, gençlerin vaziyetinden yoksul kitlelerin haline, deprem enkazından dış ilişkilere kadar, Türkiye’nin durumu malum. Sizce bu tabloya rağmen AKP nasıl oldu da yüzde 35 oy alabildi? Özellikle muhalefetin Z kuşağına dair beklentileri çok yüksekti ama bu beklenti de tam karşılanmış görünmüyor. 14 Mayıs sonuçlarını tüm bu vaziyeti göz önüne alarak nasıl açıklıyorsunuz?

-Bu seçim daha en başından eşitsiz, adaletsiz ve gayrimeşru bir zeminde yürüdü. AKP devletin tüm olanaklarını yalan, iftira, karalama, baskı, engelleme için kullandı, sandıklarda şaibeli müdahaleler oldu. Son yedi yılı tam bir otoriterizmle geçirmiş Türkiye’de demokratik bir yarışın koşulları zaten yoktu. Dolayısıyla ortaya çıkan sonucun meşruiyeti hep tartışmalı olacak. Muhalefet, bu gerçeği bilmesine rağmen hep karşısında normal bir iktidar varmış gibi davranarak, rejimi meşrulaştırarak büyük hatalar yaptı. Yine, HDP’nin kriminalize edilmesini peşinen kabul ederek iktidarın değirmenine adeta su taşıdı. Karşınızdaki, olağan dışı yöntemler kullanarak seçim yerine operasyon yaparken siz ancak söylemde ve pratikte buna karşı olağanüstü yöntemlerle mücadele ederek başarı sağlayabilirsiniz.

Söyleşinin devamını okumak için tıklayın

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Exit mobile version