Home Günlük Finlandiya onayının perde arkası

Finlandiya onayının perde arkası

0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Finlandiya’nın NATO üyeliğinin Meclis’teki onay sürecinin başlatılmasına karar verdiğini açıkladı. Erdoğan, Ankara’da ağırladığı Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, “Finlandiya’nın üçlü muhtıradaki taahhütlerini yerine getirmek için samimi adımlar attığını gördük. Finlandiya’nın NATO’ya katılım protokolünün, Meclisimizdeki onay sürecini başlatmaya karar verdik” dedi.

Erdoğan, Finlandiya ile birlikte NATO’ya üyelik başvurusu yapan İsveç’i ise “teröristlere kucak açmakla” suçladı.

Türkiye, Finlandiya’nın NATO üyeliğine yeşil ışık yakarak, başta ABD olmak üzere Batılı müttefiklerinin “NATO’nun genişlemesini engelleyerek Rusya’nın çıkarı için davranıyor” eleştirilerine yanıt veriyor ve seçimler öncesinde baskıyı hafifletmek istiyor.

Ankara’nın bir amacı da Finlandiya’ya onay vererek ABD Kongresi’nin F-16 satışı konusundaki direncini aşmak.

Mayıs 2022’de NATO’ya katılım başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya, süreci başlatabilmek için Türkiye’nin terörle mücadele konusunda taleplerini içeren üçlü anlaşmaya 28 Haziran’da imza atmak durumunda kalmışlardı.

Ankara, başta PKK olmak üzere “Türkiye karşıtı terör gruplarının” faaliyetlerini sonlandırma, propaganda ve mali kaynaklarını sınırlama, silah ambargosunu kaldırma ve terör suçlularının iadesi gibi taahhütleri içeren anlaşmanın tam olarak uygulanması durumunda bu iki ülke için gerekli onayı vereceğini kayda geçirmişti.

Bunu iletirken Finlandiya’nın durumuna göre İsveç’in işinin daha zor olduğunu da vurguluyordu.

Yapılan anlaşma uyarınca kurulan Türkiye-İsveç-Finlandiya Daimi Ortak Mekanizması, iki görüşme yaptıktan sonra Ocak ayında Ankara’nın kararıyla süresiz donduruldu. Bunun nedeni İsveç’te önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan protesto gösterileri ardından da Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran’ın yakılması oldu.

Türkiye’de yaklaşan seçimler nedeniyle İsveç ve Finlandiya’nın onay süreçlerinin belirsizleşmesi, hem ABD’den hem de diğer müttefiklerden Ankara’ya dönük baskının artmasına neden oldu.

6 Şubat’ta yaşanan ve resmi rakamlara göre 48 binden fazla kişinin hayatnı kaybettiği depremler bile bu baskıyı azaltmadı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, destek ve dayanışma için geldikleri Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptıkları görüşmeler ve basın toplantılarında İsveç ve Finlandiya’nın üyelik sürecinin daha fazla uzatılmaması gerektiğini dile getirdiler.

Erdoğan, bu kapsamda, Stoltenberg ile görüşmesinde resmi olarak Türkiye’nin Finlandiya’nın başvurusunu İsveç’ten ayrı olarak onaylayabileceğini iletti.

Çavuşoğlu da, Blinken ile ortak basın toplantısında İsveç ve Finlandiya ile görüşmelerin yeniden başlatıldığı kararını açıklamış ve bir sonraki toplantının Brüksel’deki NATO karargâhında olacağını söylemişti.

9 Mart’ta Stoltenberg’in katılımıyla yapılan toplantıda, Türk tarafının Finlandiya ile ilgili adımın atılabileceği, İsveç ile ilgili sürecin ise “yeni terörle mücadele yasasının” devreye gireceği 1 Haziran sonrasındaki uygulamalar ışığında netleşeceği değerlendirmesi yaptığı kaydedildi.

Bu toplantının ardından İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin ittifaka katılım için nihai hedef olarak 11-12 Temmuz günlerinde Litvanya’da düzenlenecek NATO liderler zirvesi öncesini gördüğünü işaret etti.

‘NATO’ya bağlıyız’ mesajı

Ankara’da yapılan değerlendirmeler, Finlandiya ile ilgili kararın son dönemde başta ABD olmak üzere Batı’da giderek artan “Türkiye’nin ittifakın genişlemesine taş koyan ülke” eleştirisine karşı bir adım olduğuna işaret ediyor.

Sürecin başından bu yana NATO’nun açık kapı politikasına bağlı olduğunu belirten Ankara’nın “terörle ilgili kaygılarını” meşru bulduğunu belirten Batılı ülkeler, buna karşın Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük savaşla karşı karşıya kaldığını, dolayısıyla İsveç ve Finlandiya’nın daha fazla bekletilmesinin ittifak çıkarlarına aykırı olduğunu kayda geçiriyorlardı.

Türkiye’nin Rusya ile özel ilişkisi, yaptırımlara uymaması ve tam tersine Rusya ile ticaretini çok artırması da Batı’da eleştiri konusu oldu.

Bu süreçte Türkiye’nin Rusya ile 1300 kilometre sınırı bulunan ve ittifak açısından büyük öneme sahip Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermesi bu eleştirileri zayıflatacak bir gelişme olarak görülüyor.

Finlandiya ile başlayan bu sürecin İsveç’in de 1 Haziran sonrası uygulamalarına göre devam edeceği mesajını da veren Türk hükümetinin, böylece 14 Mayıs seçimi öncesinde Batı’nın bu yöndeki baskısından kurtulduğu değerlendirmeleri de yapılıyor.

ABD’ye F-16 mesajı

Finlandiya ile ilgili açıklamanın yapılmasından sadece birkaç gün önce Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Başdanışmanı ve Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Washington’da yaptığı temaslar dikkat çekici oldu. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nulland ile görüşen Kalın, önde gelen bazı Kongre üyeleri ile de temas kurdu.

Bu temasların önde gelen konuları arasında NATO genişlemesi ve Türkiye’nin ABD’den satın almak istediği ancak beklemeye alınan F-16 savaş uçakları yer aldı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Blinken ile 18 Ocak’ta yaptığı Stratejik Mekanizma, ABD Kongresi’nin F-16 satışı için gerekli onayı Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya yeşil ışık vermesine bağladığının Ankara açısından netleştiği toplantı olmuştu.

Ankara her ne kadar bu iki konu arasında bağlantı kurulmasına karşı çıksa da son dönemde Finlandiya formülüyle bu sorunun aşılıp aşılamayacağını değerlendiriyordu.

Türkiye’nin Finlandiya’ya yeşil ışık yakmasının aynı zamanda seçim sonrası süreçte İsveç için de olumlu bir mesaj olduğu, dolayısıyla ABD Kongresi’nin F-16 satışı ile ilgili koşulunun ortadan kalkacağı Ankara’da yapılan değerlendirmeler arasındaydı.

Kalın’ın ABD’de hem yönetim hem de Kongre ile temaslarında da F-16’larla ilgili muhataplarına güçlü mesajlar verdiği, bu onayın daha fazla geciktirilmeden yapılması çağrısında bulunduğu kaydediliyor.

Washington’un bu çağrılara nasıl yanıt vereceği, 14 Mayıs seçimi öncesinde bu adımı atıp atmayacağı ileriki günlerde görülecek.

(BBC Türkçe)

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Exit mobile version