Çalıştığı iş yerinden ayrılanlar, özellikle ayrılmak zorunda kalanlar karmaşık duygular içinde olur. Kimi buruktur, kimi üzgün, kimi kırgın, ağırlıklı olarak da öfkeli.
Belki görevini hakkıyla yapamadığı için işten çıkarılmıştır, belki tam tersi işinde başarılıdır ama “torpilli” birisi ayağını kaydırmıştır, belki gerekçe sadece ekonomiktir.
Nedeni ne olursa olsun ayrılıklar zordur. O anda yaşanan olumsuz duygularla kimi hiç kimsenin elini bile sıkmadan ayrılır iş yerinden, kimi kapıyı çarpar çıkar, kimi de öfkesini bastırmaz avaz avaz bağırır. Hepsi kendine göre haklıdır.
Kimi de yaşadığı hayal kırıklığını bastırır, güzelce veda etmek ister yıllarca çalıştığı iş yerine…
Bunun son örneği Habertürk TV’den ayrılan Mine Sarı. (Manşet fotoğrafı)
Instagram hesabından bakın nasıl veda etmiş Sarı:
“Bazen yanlış yerden, bazen de yanlış insandan veya yanlış histen doğru zamanda gidebilmek çok güzel. Zaman zaman dev bir kağıt kesiği gibi acıtmış olsa da, bir sabah uyanıyorum ve o his bitmiş oluyor. Yeri bomboş. Yeniliklere yer açılmış. İşte bu sabah da öyle bir sabah. Bugün itibarıyla Habertürk’teki görevimden kendi isteğimle ayrılıyorum.”
Elbette paylaşımında “yanlış yer”, “yanlış insan” ve “yanlış his” gibi olumsuzluk çağrıştıran bölümler var ama bunu zarif bir şekilde yapmış, açıklamasını “intikam”a dönüştürmemiş, çoğumuzun yaptığı gibi kırıp dökmemiş.
Eskilerden bir başka benzer örnek…
Gazeteci Nilay Örnek Sözcü’nün magazin ekinden ayrılırken gazetesine ve okurlarına şöyle veda etmişti:
“Bu, Sözcü/Şık’taki son yazım.
George Lois, ‘İş hayatında tek hedefiniz sevdiğiniz işi yapmak (ve bundan para kazanmak) olmalı. Sevdiği işi bulmuş olan kutsanmıştır!’ der.
20 yıldır medyadayım. Maddi hiçbir birikimim yok! Ama kendimi hep kutsanmış hissettim. Burada iki yıldır, editörlük ya da yöneticilik gibi başka görevlerim olmadan ilk defa köşe yazıyordum.
Ve bu bana çok iyi geldi.
Kendimi de gördüm, yazdıklarımın başka insanlara iyi geldiğini de…
… Ama şuraya bir veda yazısı bile yazamıyorum, çünkü işini kaybetmiş bir insanın değil, çok sevdiği yaz kampından ayrılan bir çocuğun ruh hali var üzerimde. Buradaki iki yılım, yazdıklarım ve okuyanlarla ilişkim çok ‘can’dı çünkü. Buna vesile ve yoldaş olan herkese, çalışma arkadaşlarıma teşekkür eder, öperim.”
Bir başka örnek de Trabzonspor Teknik Direktör Ünal Karaman’ın birkaç yıl önce kulüpten ayrılırken yaptığı veda açıklaması:
“Kayserispor maçının akabinde Yönetim Kurulu tarafından teknik direktörlük görevimin sona erdirildiğine dair alınan karar, tarafıma tebliğ edilmiş ve bu durum tarafımdan anlayışla karşılanmıştır. 1990’da tesislerinin kapısından sporcu olarak girdiğim, zaman içerisinde ‘Dozer Cemil’ gibi takım kaptanlığını yapma şerefine mazhar olduğum, 19 aydır teknik direktör olarak hizmet ettiğim Trabzonspor’daki görevimden bugün itibarıyla ayrılmış bulunmaktayım. Geldiğimiz bu noktada hadiselerin tafsilatını tartışmanın, gönül verdiğimiz, Trabzonspor camiasına zarar vereceği kanaatindeyim. Meslek ahlakı anlayışım gereği bugün ‘Ünal Karaman’a düşen İsmail tevekkülü ve teslimiyeti’dir. Sayın Ahmet Ağaoğlu ve yönetime, teknik kadrodaki arkadaşlara, kulüp personeline ve tüm oyuncularıma teşekkür ederim.”