Cenk Başlamış
24 Şubat’tan bu yana uluslararası gündemde en ön sıraya oturan Rusya-Ukrayna savaşı şimdi de Kiev yakınlarındaki Buça kasabasından gelen görüntülerle manşetlerde yer alıyor.
Ukrayna tarafına bakılacak olursa Buça’da 400’den fazla sivil Rus askerleri tarafından katledildi; Rusya tarafına bakılacak olursa görüntüler “kurmaca” yani gerçek değil.
Bütün savaşlarda olduğu gibi Rusya-Ukrayna çatışmasında da enformasyon savaşı yaşandığı ve medya kasıtlı olarak yanlış ve yönlendirici bilgi bombardımanına tutulduğu için temkinli olmak ve aceleci yorumlardan kaçınmak gerekiyor.
Ama önemli bir tespiti şimdiden yapmak mümkün: Savaş Ukrayna’dan çok daha fazla Rusya’ya zarar verdi.
Ukrayna’nın enformasyon savaşında önde olduğunu herhalde Ruslar dışında herkes kabul ediyor.
Ama Moskova sadece enformasyon alanında kaybetmedi, savaşın faturası çok yüksek oldu, üstelik sadece maddi anlamda değil.
Bakalım Rusya şu ana kadar neler kaybetmiş…
Komşu ve akraba ülke Ukrayna’ya ordusunu sokarak “işgalci” durumuna düştü. Oysa, görünüşte ya da değil, uluslararası hukuka uymak Rusya’nın şimdiye kadar en çok dikkat ettiği konuydu. “Kafasının estiği” yere saldıran ABD’nin tersine Rusya bu alanda ilkeli davranarak küresel rakibi karşısında moral üstünlük sağlamaya çalışıyor ve kısmen başarılı da oluyordu. Örneğin, Kırım’ın ilhakını referanduma, Suriye’deki askeri varlığı Şam’dan gelen resmi davete dayandırıyor, böylece uluslararası hukuka uygun davrandığını kanıtlamaya çalışıyordu. Oysa Ukrayna işgali, savaşa ideolojik gözlüklerle bakanların dışında Rusya’yı ABD ile aynı konuma düşürdü.
Moskova’nın prestij kaybını hasar listesinin en başına yazmak gerekiyor.
İkincisi, işgalle Rusya Ukrayna halkını belki de sonsuza kadar kaybetti. 24 Şubat öncesine kadar Ruslara sempati ile bakan Ukraynalıların-doğudakiler dışında- önemli bir kısmı bile Rus ordusunu karşılarında görebileceklerine ihtimal vermiyordu.
İşgal Rus-Ukrayna halkları arasındaki duygusal bağı koparmakla kalmadı, Rus toplumunda da bölünmeye yol açtı. Ülkelerinin savaş kararını destekleyen Ruslar bile Ukrayna’nın işgalini içlerine sindiremedi. Savaşın Rus tarafında yol açtığı can ve mal kaybı da işin cabası ki Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov bile ağır kayıp verdiklerini kabul ediyor.
Batı’nın bu kadar koordineli ve ağır yaptırımlar uygulayacağını herhalde Rusya’da kimse beklemiyordu. Yaptırımların asıl kurbanı ise, savaş kararı alanlar değil Rus halkı oldu. Üstelik, Batı’da mantık ve vicdan sınırlarını katbekat aşan Rus karşıtlığı sıradan Rus vatandaşını hiç hak etmediği bir aşağılanmayla karşı karşıya bıraktı. Elbette Batı’nın acımasızlığının savunulacak tarafı yok ama Rusya vatandaşlarını bu duruma kendi düşürdü.
Tıpkı Buça olayı gibi.
Oradaki görüntülerin Moskova’nın savunduğu gibi gerçekten “kurmaca” olduğunu varsaysak bile Rusya bu tür durumlarla karşılaşabileceğini, işgalciliğine bir de “savaş suçlusu” olduğu iddiasının eklenebileceğini hesaplamalıydı. Şimdi çaresizce suçsuzluğunu kanıtlamak için uğraşıyor.
Gerekçesi ne olursa olsun Ukrayna’ya bu kadar gözü kara şekilde saldırmak yerine harekat Doğu Ukrayna ile sınırlı tutulsa hem büyük olasılıkla savaş çıkmayacak hem Rusya bu kadar ağır yaptırımlara hedef olmayacak hem yukarıda sayılan kayıplardan kurtulacaktı hem de yıllardır bölmeye çalıştığı ABD-Avrupa hattını kendi eliyle güçlendirmeyecekti.
Rusya bile bile lades dedi, ayağına kurşun sıktı.
Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçtiğini açıklayarak savaşı başlamadan neden engellemediği ise ayrı bir yazı konusu.