Batı ülkelerinde yaşayan veya kamu adına Batı’da görev yapmış olanlar bilir, basın genelde İslamiyet’i radikal bir din olarak tanıtmaya çalışır.
Keza Türkiye hakkındaki yayın ve yazılar genelde tek yanlı ve eleştireldir. Ön yargılıdır. Dün neyse bugün de Batı cephesinde değişen pek bir şey yok. Batı ülkelerinde görevli kamu görevlilerin önde gelen çalışmalarından biri de, gerek resmi makamlar, gerek ilgili medya yetkilileri nezdinde girişimlerde bulunarak, tek yanlı, ön yargılı yazı ve haberlerin düzeltilmesine çalışmaktı. Alınan yanıt hep aynı olurdu: “Medya özgürdür, karışamayız.”
2000’li yılların başlarında Türkiye, demokratikleşme ve insan hakları alanında önemli adımlar atmıştı. Zürih’te Başkonsolos olduğum tarihlerde (2000-2004), Türkiye’nin attığı bu adımların Avrupa’da ne ölçüde yansıdığını merak ediyordum. Ancak gördüm ki değişen pek fazla bir şey yok. Avrupa ülkeleri resmi düzeyde atılan adımları olumlu karşılamakla beraber, yeni adımlar atılması beklentisi içindeler. Buna karşılık kamuoyları Türkiye’deki gelişmeler konusunda yeterince bilgi sahibi değiller. Türkiye’de insan haklarının ihlal edildiği yönündeki eski klasik yaklaşım ve ön yargı devam ediyor. Batı medyası da bu ön yargıları besleyen, olumlu gelişmeleri görmezlikten gelen eleştirel tutumunu sürdürüyor.
Son yıllarda ortaya çıkan Batı kaynaklı sosyal medya grupları, şirketleri de benzer tutum içindeler. Beğenmedikleri paylaşımları sansürlemeye kalkışıyorlar. Okunmasın istiyorlar. Son örneği, Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da suikasta uğramasının ardından yaşandı. İsrail’i kollayan bir sosyal medya grubunun, Haniye’nin şehitliği ile ilgili Instagram’daki haber ve yorumları “tehlikeli” ve “terörist” ilan ederek kaldırmaya başladığı gözlendi. Buna tepki gösteren iktidar, sosyal medya platformu Instagram’a erişimi kapattı. Erdoğan ayrıca, Haniye için bir günlük yas ilan etti. İktidarın bu kararları muhalif siyasiler ve kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
Bu tepkilere tepki gösteren Erdoğan geçen haftaki kabine toplantısından sonra yaptığı konuşmada, İsrail vahşetini savunan, Türkiye’nin kanunlarına kafa tutan, küresel kapitalizmin esaslı kalelerinden biri olan bu gruba destek verenleri kendisine has üslupla eleştirdi. Erdoğan, sosyal medya şirketlerinin İsrail’e yönelik eleştirileri kendilerine hakaret saydıklarını, Filistin halkının direnişine karşı savaş açtıklarını, Türkiye’nin uyarılarını dikkate almadıklarını vurguladı.
Erdoğan’ın sert tepkisinin bir nedeninin de, medya şirketlerinin ve emperyal Batı’nın tutumunu, muhalefetin ve kamuoyunun bir bölümünün yeterince değerlendiremediği düşüncesinden kaynaklandığı anlaşılıyor…
“Burada şirketlerin tavrı kadar rahatsız edici bir durum ülkemizdeki muhalefetin kaypak tutumudur. Türkiye egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, ancak şirketlerden önce meselenin öncesine arkasına bakmadan ‘biz bundan nasıl menfaat sağlarız’ diyen muhalefet partileri ayağa kalkıyor” diyor Erdoğan ve ekliyor: “Batı’dan çok Batıcı, İsrail’den çok İsrailci olan bu ev zencilerinin tek gayesi, sahiplerine şirinlik yapmaktır.” Erdoğan, Hamas lideri için ilan edilen milli yası eleştirenler için de “bazı cibilliyeti bozuk olanlar” ifadesini kullanıyor.
Siyasilerden ve muhalif kamuoyundan gelen tepkiler daha ziyade “ev zencileri”, “cibilliyetsizler” sözleri ile Instagram’ın kapatılması üzerine yoğunlaştı. Söz konusu medya grubunun İsraili kollayan tutumunu eleştiren pek olmadı.
Gazze’de katliam başlayalı on ay oldu. Bu sürede 16 binden fazla çocuk öldü. 40 bin masum insan şehit edildi. İsrail Gazzelileri sadece bombalarla öldürmüyor, aç bırakarak da öldürüyor. Bu zulüm karşısında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ‘çıt yok’.
Bölgemizde şu sıra bir insanlık dramı yaşanıyor. İnsanlık ayıbı yaşanıyor. İnsanlık adına bol bol nutuk atan Batı dünyası ortalıkta yok. Türkiye’nin insan hakları alanındaki uygulamalarını eleştiren Batı medyası, İsrail’in katliamları karşısında sessiz. Üç maymunu oynuyor… Sosyal medyada İsrail’i eleştirmeye kalkarsan engelleniyorsun… Böyle bir dünyada yaşıyoruz..
Öte yandan, Türkiye’nin sosyal medya şirketinden taleplerinin karşılanmasına yönelik görüşmelerde tarafların anlaşması sonucu 2 Ağustos’tan bu yana kapalı olan Instagram 10 Ağustos akşamı erişime tekrar açıldı. Bu noktada anlaşmaya varılan hususlar nelerdir bunları tartışmak, değerlendirmek gerekir.
Erdoğan’ın kimi sözlerini incitici bulup eleştirebiliriz. Aldığı kararları yersiz bulur eleştirebiliriz. Ancak, Instagram’a getirilen yasak kararı örneğinde olduğu gibi, tartışılan konuları tüm boyutları ve yönleri ile değerlendirmek gerekir.
Görsel: freepik.com