Dünyada eşi benzeri yok demek belki abartılı olur ama Türkiye ile Rusya arasında gerçekten ilginç, farklı, çok boyutlu ve karmaşık bir ilişki var.
Yüzyıllar boyunca aynı bölgede liderlik peşinde koşan ve defalarca savaşan Türkiye ile Rusya aynı zamanda pragmatik ülkeler. Koşullar gereği birlikte çalışmaları zorunlu olduğunda duyguları bir kenara bırakıp çok yakın iki dostmuş gibi davranabiliyorlar.
Yakın geçmişe bakıldığında da, Türkiye’nin 2015 yılında bir Rus uçağını düşürmesinin yarattığı sekiz aylık kriz dönemi haricinde, bu pragmatik ilişki büyük ölçüde sorunsuz yürüyor. Elbette iki ülke arasında anlaşmazlık yaratan konular çıkabiliyor, soğukluklar yaşanabiliyor ama teraziye vurulduğunda “kâr kefesi” ağır bastığı için bir şekilde yola devam ediliyor.
Bu sıralar, Türk-Rus ilişkilerinde yine soğuk bir dönemden geçiliyor. Bunun nedenleri çok ama özünde Türkiye’nin yeniden Batı’ya doğru meyletmeye başlamasını birinci sıraya yazmak gerekiyor. Bunun alt başlıklarında ise Ankara’nın Batı’nın Rusya’ya uyguladığı ambargoya uymaya başlaması ve Ukrayna’ya askeri yardım-yatırım yapması var.
Bu nedenle, bir zamanlar sık sık bir araya gelen iki ülkenin liderleri son 10 ay içinde sadece bir kez geçenlerde, o da başka bir ülkede, Kazakistan’da yüz yüze görüştü. Elbette görüşmek görüşmemekten iyidir ama bunun üçüncü bir ülkede olmasının da bir anlamı var.
Geçen hafta Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov Türkiye ile ilgili dikkat çeken ve üzerinde düşünülmesi gereken açıklamalar yaptı.
Sputnik’in haberine göre Peskov, Ankara’nın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) katılmak istediğini bildiklerini ama bir NATO üyesi olan Türkiye’nin temel konulardaki tutumuyla ilgili bazı çelişkilerin bulunduğunu belirterek, “Tartışılacak konular var” dedi.
Peskov, “NATO üyesi olarak Türkiye’nin temel yükümlülükleri ve pozisyonu ile ŞİÖ’nün temel belgelerinde yer alan dünya görüşü arasında bazı çelişkiler bulunuyor. Müzakere edilmesi gereken bazı konular var” dedi.
Peskov’un bu sözleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ŞİÖ için, “Gözlemci üye olarak değil, hedefimiz orada daimi üye olmaktır. Türkiye, artık Şanghay Beşlisi’ne daimi üye olarak katılmalıdır” demesine yanıt niteliği taşıyordu.
Peskov’un açıklaması ilk bakışta, iki ülke arasında son dönemde esen soğuk rüzgarlara bağlanabilir elbette ama ilişkilerde bahar havası yaşansaydı bile Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği için farklı bir tepki gelmezdi herhalde.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2004 yılındaki Ankara ziyaretinden bu yana, yani tam 20 yıldır Moskova’nın değişmeyen bir Türkiye taktiği var. Bu taktiğin özü, Türkiye’yi kontrol edebileceği bir mesafede tutmaya ama aynı zamanda çok fazla yaklaşmasına da izin vermemeye dayanıyor. Yani Türkiye Rusya’nın hep misafir odasında ağırladığı ama evinin diğer odalarını açmak istemediği bir konuk.
Ruslara göre Türkiye’nin asıl değeri ise “karşı tarafta” yer almasından kaynaklanıyor. Elbette Türkiye bölgede güç sahibi, Rusya boyutunda olmasa da oyun kurabilen ve hesaba katılması gereken bir ülke ama asıl önemlisi NATO içinde yer alması.
“Zaman zaman Batı’ya karşı sorun da çıkarabilen” bir NATO üyesi ile yakın ilişki içinde olmak Rusya’nın çıkarlarına çok uygun.
Dolayısıyla, NATO yerine ŞİÖ, BRICS ya da Avrasya Ekonomik Birliği üyesi bir Türkiye’nin Rusya açısından o kadar da kritik önemi yok.
Ukrayna’dan Suriye’ye iki ülkenin çıkarlarının çatıştığı pek çok konu olsa da, soğukluklar yaşansa da, sorunlar çıksa da “kâr kefesi” iki taraf için de ağır bastığı sürece köprülerin yakılması için neden yok.
Not: Yazının Rus inosmi sitesi tarafından yapılan Rusça çevirisini okumak için tıklayın