Rusya-Ukrayna savaşı bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de yakından izleniyor izleniyor izlenmesine ama rüzgâr nereden eserse oraya savrulan medya için birkaç kelime etmek gerekiyor.
Önce yorumsuz olarak gazetelerde çıkan bazı haberleri aktaralım.
Milliyet’in “Vladimir Putin’in günahları!” başlıklı yazısından bir bölüm:
“Rusya ve lideri Vladimir Putin’e yönelik yaptırımların bu denli sert olması ve Batı’nın daha önce benzeri az görülen bir şekilde birlik sergilemesi beklenmiyordu. Ancak bu durum, uzun yıllardır Putin’e yönelik rahatsızlığın giderek artmasının bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Zehirle suikast: İngiltere’de iki eski Rus gizli istihbarat servisi ajanı hedef alındı. 2006’da Alexander Litvinenko, 2018’de Sergei Skripal zehirlendi. Kremlin iki olayla da ilgisi olmadığını öne sürdü.
Navalni’yi zehirledi: Putin’in en önemli siyasi rakibi olan Aleksey Navalni de bir uçaktayken zehirlendi. Navalni Almanya’da gördüğü tedavi sayesinde kurtarıldı.
Muhaliflere saldırılar: Anna Politkovskaya gibi muhalif gazeteciler de zehirlendi. Saldırıyı atlatan Politkovskaya daha sonra silahla vurularak öldürüldü. Ülkede muhalif sesler kısıldı.
ABD seçimine müdahale: Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesiyle ilgili iddialar ciddi kanıtlara dayanıyor.
Kırım’ı ilhak etti: Kırım’ın yasadışı olarak ilhak edilmesi tüm dünyada büyük tepki çekti ve tanınmadı.”
Şimdi de Hürriyet’te yer alan “Putin dedikoduları” başlıklı yazıya bakalım:
“Ukrayna savaşı nedeniyle dünyanın dünyanın boy hedefi haline gelen Rusya lideri Putin hakkında birçok söylenti yayılıyor. Hangisi doğru, hangisi kurgu belli değil. Uzmanlar koronavirüs pandemisinin ardından kendisini izole eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu süreçte fazla içine kapandığı ve bunun “paranoyaya” sebep olduğu görüşünde. Putin’in, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u Moskova’da ağırlarken büyük bir masaya oturtarak mesafeli görüşmesi gündem olmuştu, ancak Macron buna maruz kalan tek kişi değil. İki yıllık bu tecridin Putin’in karar alma kabiliyetini etkilemiş olabileceği belirtilirken, koronavirüsün sebep olduğu “beyin sisi” yan etkisinden muzdarip olduğu da dedikodular arasında.
Rusya liderinin “nükleer teyakkuz” hamlesinin ardından Twitter’da değerlendirmede bulunan ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio da Putin’in “eski Putin olmadığını” söyledi. Moskova merkezli bir düşünce kuruluşu için çalışan Tatiana Stanovaya da The Times’a yaptığı açıklamada, Başkan Vladimir Putin’in git gide içine kapandığını ifade etti. Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün eski profesörlerinden Valery Soloyev, Putin’in ailesini Altay Dağları’nda bulunan yüksek teknolojiyle donatılmış bir yeraltı sığınağına gönderdiğini iddia etti. Rus profesör Valery Soloyev, Eylül 2021’de Putin’in gizli bir sağlık sorunu olduğunu ve bunun tedavisi için Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun da katıldığı “şaman ayini” düzenlendiğini iddia etmişti. Soloyev’in söylediklerine göre Sibirya’da yapılan ayinde, Putin’in iyileşmesi için bir siyah kurt kurban edilmiş.”
Milliyet’le Hürriyet’ten alıntılar yaptık ama diğer gazetelerin çoğunda da benzer haberler, yazılar var.
Sorun yazılanların doğru ya da yanlış olması değil. Yukarıdaki haberlerin, iddiaların yeni olmamasına rağmen zamanında Türk basını tarafından “görülmemiş” olması. Çünkü o zamanlar gazeteler hayali bir “Türk-Rus balayı” havası yaratma peşindeydi. Şimdi ilişkiler inişli çıkışlı bir seyir izleyince, üstüne Rus ordusu Ukrayna’ya girince kimi suçlama içeren bugünkü haberler ortaya çıktı.
Sormak gerekiyor: Daha önce aklınız neredeydi?
Putin aynı Putin, hiç değişmedi. Değişen siyasi rüzgâra göre cephe değiştiren Türk basını!