Rafael Sadi
Demokrasi esasları her yerde ve her ülkede aynı olmak zorunda olmasa gerek. Milli onur meselesi baş gösterdiğinde bu konu her ülkeye ve millete göre değişiklik gösteriyor.
Bir ülkede bayrak bizim anladığımız anlamda saygı duyulması gereken bir kavram olmayabiliyor. Amerikan milleti kendi bayrağından don ve mayo yaparken Türk bayrağı böylesi bir üretiminde kullanılamaz. Bunu kullanmaya kalkan üretici de kanaatimce o mayo veya iç çamaşırların tamamını kendisi giymek durumunda kalabileceği gibi Bayrak Kanunu maddelerinden birinde bilemediğim bir alt bölüm nedeni ile malının tamamını toplatılması veya imha edilmesi, üstelik para ve de hapisle cezalandırılabilir düşüncesindeyim.
Keza milli semboller arasında olan Millî marşımız olan İstiklal Marşı çalınırken ayağa kalkmayan ve söylemeyenler hakkında da soruşturma açma yetkisi şikayete bağlı olarak adalet mahkemelerinin görevleri arasındadır. Milli semboller arasında ülkenin kurucusu Atatürk’e saygısızlık veya hakaret edenlerin de ne gibi cezalara çarptırılabileceği hukuk sistemi içinde yazılıdır kuşkusuz.
İsrail demokrasisi bu konuda oldukça rahatsız edici bir şekilde kayıtsız. İsrail Parlamentosu milletvekili olan bazı şahısların ne bayrağa saygısı ne de Millî marşımız olan Hatikva’yı ayakta söylemeyi kabul etmemesi gibi. Birleşik Liste milletvekili Janal Zahkalke’nin TV muhabiri Hayim Etgar’la yaptığı söyleşiden kısa bir konuşmayı aynen tercüme edip aktarmak istiyorum.
Hayim Etgar: İsrail Milli marşını hiç söylediniz mi?
Jamal Zakhakle: Bu marşı söylemektense ölmeyi tercih ederim.
Hayim Etgar : 70 sene geçti bu ülkenin kuruluşundan. Neyin protestosu bu?
Jamal Zakhalke: Ama İsrail halen işgalcidir. Bu bayrağı ortadan kaldırın, bu marşı ve diğer sembolleri kaldırın ve ondan sonra bana şikayette bulunma hakkı tanıyın kendinize.
Hayim Etgar: İstersen şöyle yapalım Bayrağı kabul et, Millî marşı söylemeyi, ülke sembollerine de saygı duymayı öğren ve ondan sonra da bir vatandaş olarak hak ettiğin bütün haklarını istemeyi dene ne dersin? Bazı haksız durumlar olabileceğini kabul ediyorum ama hakların karşılığında da vatandaşlık görevlerin de var, ne dersin?
Jamal Zakhalke: Bütün bayraklar benim için birer paçavradır.
Hayim Etgar: Bu arkanda duran bayrağa paçavra mı diyorsun yani?
Jamal Zakhalke: Evet tabii paçavradır. Bu sadece bir bez parçasıdır. Özellikle bu bayrak bir paçavradan çok daha kötü ve iğrenç bir şeydir.
Herhangi bir Türk milletvekilinin herhangi bir televizyonda Türk bayrağı için bu türden şeyler söylemesini hayal bile edemiyorum.
İşte anlatmak istediğim İsrail demokrasisinin bu denli lakayt ve kendi milli onurunu ezdirebilecek kadar anlamsız olmasını kabullenmeyi ret ediyorum.
İsrail devleti düşman bayraklarını ülke çapında özellikle devlet dairelerinde ve okullarında asılmasını yasakladı. Bunu yaptı diye bu devlete faşist diyenler oldu.
İsrail parlamentosunun acilen bir bayrak kanunu çıkararak İsrail bayrağına saygısızlık edilmesini, hakaret edilmesini yukarıdaki söyleşide ifade edildiği gibi söylemler ile aşağılamasını yasaklayıcı yasal düzenlemeyi gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Millî marşı olan Hatikva söylemek istemezse bile söylendiğinde ayakta durmasını hatta İsrail sembolleri hakkında saygısızlık etmeyi yasaklaması gerektiğini düşünüyorum.
Milletvekillerinin de söz söyleme özgürlüklerinin milli onuru zedeleyici ifadeler dışında tutulması gerektiğini de düşünüyorum.
Ben İsrail halkını tamamını temsil etmiyor olabilirim. Demokrasi içinde saygısızlık olamaz. Yapanın cezalandırılması gerekir.
Bu ülkeden memnun olmayan da istediği yere gitmekte özgürdür.
Nasıl diyorlar, “ya sev ya terk et”… Kim diyorsa artık.