• Gebelik esnasında anne adayının yüksek tansiyon ve aşırı kilo alımından korunmasının çocuğun erişkin döneminde kalp-damar sağlığına katkıda bulunduğunu,
• Düşük doğum ağırlığıyla (<2500 gram) dünyaya gelenlerin erişkin yaşlarda hipertansiyon ve kalp-damar hastalığı risklerinin normalden yüksek olduğunu,
• Düşükle sonuçlanan gebelikleri olan kadınlarda, muhtemelen ortak damar hastalığı zemini söz konusu olması nedeniyle sonraki yıllarda koroner kalp hastalığı, kalp krizi gibi damar sertliği hastalıklarına daha sık rastlandığını,
• Kalp krizi geçiren hastalarda ekonomik stresin krizin ilk yılında göğüs ağrılarının tekrarlama ve yeniden hastaneye yatırılma risklerini arttırdığını,
• Erkeklerde testosteron düzeyinin kalp-damar sağlığı için önemli olduğunu, düşük testosteron düzeyiyle hipertansiyon, şişmanlık, diyabet ve kalp-damar hastalığı arasında ilişki bulunduğunu,
• Kolesterol tahlili geleneksel olarak daima kişi sabah açken yapılmasına karşın, tok karına alınan kanda ölçülen kolesterolün koroner kalp hastalığı için aynı ölçüde risk belirleyici olduğunu,
• Kalp-damar hastalığı ve inmeye bağlı ölüm riski açısından elli yaşın altındaki bireylerde hem büyük hem küçük tansiyonun, elli yaş üzerinde ise özellikle büyük tansiyonun önemli olduğunu,
• Fazla miktarda alkol alımı sonrasındaki 24 saat içerisinde kalp krizi riskinin arttığını, bu riskin yaşlılarda daha belirgin olduğunu,
• Bazı kişilerin kulak memelerinde doğuştan çapraz bir katlanma bulunduğunu, bu bulgunun koroner kalp hastalığıyla birliktelik göstermesi bakımından önemli olduğunu,
• Diyabet hastalarında aspirinin günde bir kez yerine iki kez kullanımının tehlikeli pıhtılardan koruyucu etkisi için gerekli olabileceğini,
• Elektronik sigaranın sigarayı bırakmada bir miktar etkili olduğunu, ancak solunan buharda nikotinin yanı sıra sigaraya benzer biçimde kanserojenler, zehirli maddeler de bulunduğunu, dolayısıyla zararsız olarak kabul edilmemesi gerektiğini,
• Dolaşımda biriken kolesterolün uzaklaştırılmasındaki rolü nedeniyle iyi kolesterol olarak bilinen HDL-kolesterolün buna ek olarak pıhtı önleyici, damar genişletici maddeleri salgılatıcı ve pankreas hücrelerinden insülin salınımını tetikleyerek kan şekerini düşürücü etkileri olduğunu,
• En fazla akciğer ve meme kanserleri olmak üzere tüm kanserlerin yaklaşık %9’unda kalbte metastaz geliştiğini,
• En yaygın kullanılan kolesterol düşürücü ilaç grubu olan statinlerin ameliyat tedavisi gerektiren katarakt riskini arttırdıklarına dair bulgular olduğunu,
• Yüksek kolesterol tedavisi için statin grubu ilaç reçete edilen hastaların %5-10’unda vücudun çeşitli bölgelerinde kas ağrıları geliştiğini, çok nadir istisnalar dışında ilacı kesmekle bu ağrıların geçtiğini,
• Bir kolesterol ilacı yan etkisi olan bu kas ağrılarına D vitamini eksikliği olan bireylerde daha sık rastlandığını,
• Kolesterol düşürücü tedavinin temel ilaç grubu olan statinlerin yeni diyabet (şeker hastalığı) gelişimi riskini arttırdıklarının pek çok çalışmayla kanıtlanmış olduğunu,
• Sık gündeme gelmesine karşın, yaygın kullanılan kolesterol düşürücü ilaç grubu olan statinlerin karaciğerle ilgili yan etkilerinin yalnızca %1-2 hastada görülen karaciğer testlerinde artış olduğunu, ilacı kesmekle, hatta kullanmayı sürdürürken dahi bunların normale dönebildiğini,
• Bir kalp hastasına gerekli olduğu takdirde tekrar tekrar balon-stent tedavisi, koroner baypas ameliyatı yapılabileceğini, ancak tüm bu tedavilerin amacının yeniden girişim ihtiyacı olasılığını azaltmak olduğunu,
• Şizofreni hastalarında kalp-damar hastalığı ve bunlara bağlı ölüm riskinin sağlıklı bireylerden fazla olduğunu
• Dünyada yaklaşık 400 milyon kişinin 1500 metreden yüksek irtifada yaşamını sürdürdüğünü, bu kişilerde kalp-damar hastalığı, inme ve bazı kanserlere bağlı ölümlere daha seyrek rastlandığını…
BİLİYOR MUYDUNUZ?