İngilizcenin modern yaşamın birçok alanına kök salması, dünya çapında bu dili öğrenmeye yönelik ilgiyi giderek artırıyor.
Küresel ticaret, diplomasi, uluslararası anlaşmalar, bilimsel yayınlar, sosyal medya, akıllı telefonlar ve eğitim sistemleri, İngilizcenin günlük yaşam üzerindeki etkisini açıkça gösteren örnekler.
Artık İngilizce, bir seçenek olmaktan çıkıp modern dünyayla entegrasyonun vazgeçilmez bir bileşeni haline gelmiş görünüyor. ABD’nin ekonomi, kültür ve teknoloji alanlarındaki güçlü yükselişi, İngilizcenin bir dünya dili olarak yayılmasında önemli bir rol oynadı, oynamaya devam ediyor.
ABD’ye mesafeli duran İran, Venezuela, Çin, Rusya, Küba gibi ülkelerde bile üniversitelerde bugün eğitim dili olarak İngilizce tercih edilebiliyor. Örneğin, İran’ın önde gelen üniversitelerinden biri olan İslami Azad Üniversitesinde bazı fakültelerde dersler İngilizce veriliyor. Benzer şekilde, Venezuela, Çin, Rusya hatta Küba’da tamamen veya kısmen İngilizce eğitim sunan bölümler mevcut.
İngilizce (veya başka bir yabancı dil) öğrenmek, birçok kişi için zorlu bir süreç olabilir; bu nedenle temeli sağlam atmak önemlidir. İngilizce edinme sürecinde en sık kullanılan sözcükleri seçerek bunlarla ilerlemek, dili daha doğal ve akıcı formatta kavramaya yardımcı olur.
Uzun bir aradan sonra İngilizceye yeniden başlamayı düşünüyorsanız, dil bilimci Morris Swadesh’in çalışmalarına dayanan “Swadesh Listesi” size yardımcı olabilir. Bu liste, özellikle temel kavramları öğrenmek için etkili bir yol haritası olabilir.
“Swadesh Listesi”, gündelik yaşamda en sık kullanılan ve dilin evrensel çekirdeğini oluşturan 207 temel sözcüğü içerir. Örneğin ‘ben’, ‘sen’, ‘su’, ‘içmek’, ‘almak’, ‘büyük’, ‘küçük’, ‘sağ’ ve ‘sol’ gibi sözcükler listede yer alır. Bu liste, dil iskeletini güçlü bir altyapıya oturtmak için gerekli referans çerçevesini sağlayan önemli bir araçtır.
Dil bilim araştırmaları, “Swadesh Listesi”ndeki sözcük dağarcığına odaklanan öğrencilerde dil yapısına ilişkin farkındalığın artığını ve öğrenme motivasyonunu güçlendirdiğini gösteriyor. “Bu liste, öğrenme sürecini hızlandırarak yeni sözcüklerle bağlantı kurmayı ve onları kullanmayı kolaylaştırıyor.” (George Yule, The Study of Language, 2010).
Dil bilimci Yule’a göre, “Swadesh Listesi”ni önceleyen öğrenciler, yalnızca sözcük bilgilerini değil, aynı zamanda dilin gramer yapısını da daha hızlı kavrıyor ve bilgiler bellekte daha uzun süre kalabiliyor. Yule, listede yer alan fiillerin çekimlerini modellemenin benzer fiillerin çekimlerini daha hızlı kavramayı desteklediğini savunuyor.
Ancak, “Swadesh Listesi”nin iyi düzeyde İngilizce öğrenmek için tek başına yeterli olmadığını vurgulamak gerekir. Sözcüklerin anlamı ve kullanımı bağlama göre büyük farklılıklar gösterdiğinden yalnızca sözcük öğrenerek tam anlamıyla dil yetkinliği kazanamayız.
Örneğin “get”, çok yönlü bir fiildir ve almak, kavramak, varmak, olmak gibi birçok farklı anlamda kullanılabilir. Benzer şekilde, “set” sözcüğü de onlarca farklı anlama gelebilir. Bir sözcüğün doğru kullanımı öğrenmek için önce bağlamını anlamak önemlidir. Başarılı bir yabancı dil öğreniminin anahtarı, sözcükleri bağlam içinde öğrenmek ve günlük iletişim alışkanlıklarına entegre etmektir.
İngilizcede iyi bir düzeye ulaşmak için konuşmaktan çekinmemeli, hata yapmaktan korkmamalıyız. Hatalar, dil gelişiminin doğal bir parçası ve ilerleme için birer fırsattır. Bu yaklaşım, İngilizceyi günlük yaşama katarak etkili bir şekilde kullanmamızı sağlar.
Medya Günlüğü’nde yayınlanmış destekleyici bir yazı:
Alfabetik sıralı Swadesh Listesi:
İngilizce | Türkçe | |
1 | all | tüm |
2 | and | ve |
3 | animal | hayvan |
4 | ash | kül |
5 | at | -de, -da |
6 | back | sırt |
7 | bad | kötü |
8 | bark | kabuk (ağacın) |
9 | because | çünkü |
10 | belly | karın |
11 | big | büyük |
12 | bird | kuş |
13 | black | siyah |
14 | blood | kan |
15 | bone | kemik |
16 | breast | göğüs |
17 | child | çocuk |
18 | cloud | bulut |
19 | cold | soğuk |
20 | correct | doğru. |
21 | day | gün |
22 | dirty | kirli |
23 | dog | köpek |
24 | dry | kuru |
25 | dull | kör (bıçak) |
26 | ear | kulak |
27 | earth | toprak |
28 | egg | yumurta |
29 | eye | göz |
30 | far | uzak |
31 | fat (isim) | yağ |
32 | father | baba |
33 | feather | tüy |
34 | few | az |
35 | fingernail | tırnak |
36 | fire | ateş |
37 | fish | balık |
38 | five | beş |
39 | flower | çiçek |
40 | fog | sis |
41 | foot | ayak |
42 | forest | orman |
43 | four | dört |
44 | fruit | meyve |
45 | full | dolu |
46 | good | iyi |
47 | grass | ot |
48 | green | yeşil |
49 | guts | bağırsak |
50 | hair | saç |
51 | hand | el |
52 | he/she | o |
53 | head | baş |
54 | heart | kalp |
55 | heavy | ağır |
56 | here | burada |
57 | horn | boynuz |
58 | how | nasıl |
59 | husband | koca |
60 | I | ben |
61 | ice | buz |
62 | if | eğer |
63 | in | içinde |
64 | knee | diz |
65 | lake | göl |
66 | leaf | yaprak |
67 | left (yön) | sol |
68 | leg | bacak |
69 | liver | karaciğer |
70 | long | uzun |
71 | louse | bit |
72 | man (yetişkin) | erkek |
73 | many | birçok |
74 | meat | et |
75 | moon | ay |
76 | mother | anne |
77 | mountain | dağ |
78 | mouth | ağız |
79 | name | isim |
80 | narrow | dar |
81 | near | yakın |
82 | neck | boyun |
83 | new | yeni |
84 | night | gece |
85 | nose | burun |
86 | not | değil |
87 | old | eski |
88 | one | bir |
89 | other | diğer |
90 | person | insan |
91 | rain | yağmur |
92 | red | kırmızı |
93 | right (yön) | sağ |
94 | river | nehir |
95 | road | yol |
96 | root | kök |
97 | rope | ip |
98 | rotten | çürümüş |
99 | round | yuvarlak |
100 | salt | tuz |
101 | sand | kum |
102 | sea | deniz |
103 | seed | tohum |
104 | sharp | keskin (bıçak) |
105 | short | kısa |
106 | skin | deri |
107 | sky | gök |
108 | small | küçük |
109 | smoke | duman |
110 | smooth | pürüzsüz |
111 | snake | yılan |
112 | snow | kar |
113 | some | bazı |
114 | star | yıldız |
115 | stick | çubuk |
116 | stone | taş |
117 | straight | düz (doğru) |
118 | sun | güneş |
119 | tail | kuyruk |
120 | that | o |
121 | there | orada |
122 | they | onlar |
123 | thick | kalın |
124 | thin | ince |
125 | this | bu |
126 | three | üç |
127 | to bite | ısırmak |
128 | to blow | üflemek |
129 | to breathe | nefes almak |
130 | to burn | yanmak |
131 | to come | gelmek |
132 | to count | saymak |
133 | to cut | kesmek |
134 | to die | ölmek |
135 | to dig | kazmak |
136 | to drink | içmek |
137 | to eat | yemek |
138 | to fall | düşmek |
139 | to fear | korkmak |
140 | to fight | dövüşmek |
141 | to float | yüzmek (süzülmek) |
142 | to flow | akmak |
143 | to fly | uçmak |
144 | to freeze | donmak |
145 | to give | vermek |
146 | to hear | duymak |
147 | to hit | vurmak |
148 | to hold | tutmak |
149 | to hunt | avlamak |
150 | to kill | öldürmek |
151 | to know | bilmek |
152 | to laugh | gülmek |
153 | to lean | yaslanmak |
154 | to lie | yatmak (uzanarak) |
155 | to live | yaşamak |
156 | to play | oynamak |
157 | to pull | çekmek |
158 | to push | itmek |
159 | to rub | ovmak |
160 | to say | söylemek |
161 | to scratch | kaşımak |
162 | to see | görmek |
163 | to sew | dikmek |
164 | to sing | şarkı söylemek |
165 | to sit | oturmak |
166 | to sleep | uyumak |
167 | to smell | koklamak |
168 | to spit | tükürmek |
169 | to split | bölmek |
170 | to squeeze | sıkmak |
171 | to stab | bıçaklamak |
172 | to stand | durmak |
173 | to suck | emmek |
174 | to swell | şişmek |
175 | to swim | yüzmek |
176 | to think | düşünmek |
177 | to throw | fırlatmak |
178 | to tie | bağlamak |
179 | to turn | dönmek |
180 | to vomit | kusmak |
181 | to walk | yürümek |
182 | to wash | yıkamak |
183 | to wipe | silmek |
184 | tongue (organ) | dil |
185 | tooth | diş |
186 | tree | ağaç |
187 | two | iki |
188 | warm | sıcak |
189 | water | su |
190 | we | biz |
191 | wet | ıslak |
192 | what | ne |
193 | when | ne zaman |
194 | where | nerede |
195 | white | beyaz |
196 | who | kim |
197 | wide | geniş |
198 | wife | eş |
199 | wind | rüzgar |
200 | wing | kanat |
201 | with | ile |
202 | woman | kadın |
203 | worm | solucan |
204 | year | yıl |
205 | yellow | sarı |
206 | you | sen |
207 | you | siz |